Güzellikleri Paylasalim
  ana sayfadaki ayetlerin aciklamasi
 
 

                                   

  OKUYUN !

 

"Yaratan rabbinin adıyla oku!... Oku! Rabbin en büyük cömertliğin sahibidir." (Alak,1,3)

 

   Kur'an'ın ilk emridir. İlk vahyedilen 5 ayette iki kez tekrarlanmış olması da okumanın insan hayatı bakımından önemine ikinci bir dikkat çekiştir.

   "Oku!" emrinin tümleçsiz verilmesi , yani neyin okunacağının gösterilmemesi tüm varlık ve oluşun okunması gerektiğini gösterir. Kur'an'a göre tüm varlık ve oluşlar Allah'ın ayetleridir ve bütün ayetler okunmalıdır. Bilimler arasında hiyerarşi yoktur. Kutsal bilim - kutsal olmayan bilim ayrımıda yoktur.

   Kur'an bir kitaptır;insan ve evren de birer kitaptır.
 " Oku ! " emri bu üç kitabın okunmasını gerektirir. Kur'an'ın ilk emrini yerine getirmeyenler onun sonraki emirlerini icra ederek bir yere varamazlar.
Kur'an'ın Temel Buyrukları Yaşar Nuri Öztürk


       -----------------------------------------


Allah'ın adını anın '

             "Rabbinin adını an..."     (Müzzemmil,8; A'raf,205; Kehf,24;Ra'd,28;İnsan,25; Âli İmran ,41;Cumua,10;Ahzab,41; Nisa,103)

   Allah insana şah damarından daha yakındır. (Kaf,16) ;İnsan nerede kaç kişi olursa olsun Allah onunla beraberdir. (Mücadele,7) İnsandan bu beraberliğin farkında ve bilincinde olması istenmektedir. Bunun yolu Allah'ı zikretmek yani unutmamak , hatırda tutmak ,her an O'nunla beraber olduğunu zihinsel bir canlılık halinde yaşatmaktır. Dinin de ahlakın da temeli budur. Bu şuur hali olmadıktan sonra insanın, kalıbıyla bir takım hareketleri yapması sadece görüntüden ibaret kalır.

   Allah'ı hatırda tutmanın , yaniz zikrin en ideal şekli Kur'an okumaktır. Kur'an bu noktaya şu ayetiyle dikkat çekmektedir. "Andolsun , size öyle bir kitap gönderdik ki , öğüt ve uyarınız    / zikriniz yalnız ondadır. Hâlâ aklınızı çalıştırmayacak mısınız? " (Enbiya,10)  Kur'an okumak , Allah'la konuşmanın bir şeklidir. Esasen Kur'an'ın adlarından biride Zikir olduğu için (bk.3/58;12/104;13/28;15/6,9;21/50;31/69;41/41)  Allah'ı zikretmenin en ideal şekli, en ideal zikir olan Kur'an'ı okumaktır. Kur'an okumanın en ideal şekli ise onun getirdiği mesajı kavramak üzere ilim ve düşünceyle meşgul olmaktır. Allah'ın adını bir Hint mantrası gibi tekrar edip durmak Kur'an'ın önerdiği zikrin , olsa olsa , başlangıç basamağı olabilir.

   Tasavvuf tarihinde ilk kez bir Türk mutasavvıfı Kuşadalı İbrahim Halveti (ölm.1845) tarikat zikir ve evradı arasından Kur'an dışındaki metinleri çıkarmış ve dervişlerine sadece Kur'an'ı okumalarını emretmiştir. Kuşadalı'ya göre , Allah'ın Levhi Mahfûz tertibi olan Kur'an'ı bırakıp onun-bunun tertibi olan vird ve zikirleri okuyup durmak akıl işi değildir. (bk.Öztürk;Kuşadalı,149-151)

Kur'an'ın Temel Buyrukları Yaşar Nuri Öztürk

                   -----------------------------------------------------

   Rabbinizden size indirilene uyun!

   "Rabbinizden size indirilene uyun; O'nun berisinden birtakım evliyanın ardına düşmeyin...."

(A'raf,3;Yunus,109;En'am106,155;Lukman,21;Zümer,55;Bakara,
170;Ahzâb,2)

   Allah'ın dini "indirilen din" dir.Kur'an'a göre erdirici, mutlu edici, din indirilen dindir.Buna yine Kur'an'ın deyimiyle "vahyedilen din " diyoruz.

   İndirilen dinin sahibi , kurucusu ve koyucusu tektir.Allah. Bu yüzden ,indirilen dine tevhid denir. Yani tek kuvvetin söz sahibi olduğu din.

   İndirilen dinin dışındakiler "uydurulan din" dir.İsabetli yanları olabileceği gibi isabetsiz yanları da olur. Bir yandan yaparken öbür yandan yıkarlar.

   Uydurulan dinin sahibi , kurucusu ve koyucusu kişi ve kişiler halinde insandır.

   İndirilen din Allah'ın dini olduğundan , onun kaynağı da Allah'ın kitabıdır.

   İndirilen dinin şu veya bu gerekçeyle dışına çıkanlar , Allah'ın yanında birtakım dostlar edinip Allah'a teslimiyetle onlara teslimiyeti bölüştürürler.Bu yüzden "size indirilene uyun"diyen buyruk bunun savsaklanmasını Allah'ın yanına , kendisine uyulacak başka birilerini koyma olarak göstermiş ve bundan sakınmayı emretmiştir. ,

   İndirilen din , gerçek Yaratıcının dinidir. Buna uymayanlar , insanın uydurduğu dinlere teslim olurlar.

   İndirilen dine teslim olanlar , erdirici ve mutlu kılıcı 6 değeri hayatlarına sokma bahtiyarlığını elde ederler.

1. İşletilen akıl(taakkul),

2. Bilim (ilim,irfan,tefekkür),

3. İnsan haklarını ayakta tutmak (adalet),

4. Evrensel-ortak insanlık değerleri (mâruf),

5. İş ve düşünüşte güzellik(hüsün),

6. İş ve değer üretme (ameli salih).

Kur'an'ın temel buyrukları
YaşarNuriÖztürk

                                            

---------------------------------------------------------



                         Allah'ı tesbih  edin !

   "Rabbinin o yüce adını tesbih et."  (A'lâ, 1 ; Kaf,39-40; Furkan,58; Tâhâ ,130 ; Vâkıa,74; Hicr,98; Mümin,55; Tur,48 Hakka, 52; İnsan, 26;Âli İmran, 41; Ahzab,42)

   Buyrukta kullanılan tespih kelimesinin kökü olan sebh, havada ve suda hızlıca hareket etmek demektir. Atların hızlı koşuşlarına da sebh denir. Kur'an bütün varlıkların Yaratıcı karşısındaki tavırlarını bu sebh kelimesiyle ifade etmektedir.

   Sebh kökünden türeyen tesbih " Allah'ı eksikliklerden arı tutmak " anlamındadır. Kur'an terimi olarak "söz,fiil ve niyet halindeki tüm ibadetleri ifade eder. " (Ragıb;Müfredat)

   O halde Allah'ı yüceltmek anlamı taşıyan bütün düşünce ve eylemler tesbihtir. Varlıkların faaliyetleri de bir tesbih olduğuna göre , evrenin ve oluşun ahengine uygunluk , tesbihin esası olacaktır.

   Halk arasında tesbih denen aracın kullanımı Kur'an'daki tesbih kavramıyla hiçbir şekilde eşitlenemez. Esasen o araç İslam'a Budizm'den geçmiştir. Budist rahipler meditasyonlarında zihinlerini bir noktaya toplamak ve belirlenen sayıyı tutturmak için bu aracı kullanırlar. Kur'an'daki tespihin ise sayıyla hiçbir ilgisi yoktur. Bazen en ideal tespih zihinden ve gönülden geçen bir düşünce olabilmektedir. Esasen Kur'an'a göre en büyük ibadet düşünmektir.

   Tespih faaliyetinde Kur'an dışılıklardan biri de sayı tutkusu olarak karşımıza çıkıyor.

   Kur'an en temel ibadetlerde bile sayıya yer vermez. Çünkü sayı robotlaşmaya ,samimiyetsizliğe , riyaya ve irade felcine götürür.

   Sayı illetini İslam'a sokan tarikatlardır. Onlar bu illetle hem temel kurumları olan tasavvufu , hem de İslam dinini dejenere etmişlerdir.

 Yaşar Nuri Öztürk - Kur'an'ın Temel Buyrukları

                       -----------------------------------


               Barışı hep birlikte gerçekleştirin !

" Ey iman sahipleri!Hepiniz toptan barış içine girin.

Şeytanın adımlarını ,izlemeyin.Çünkü o sizin için apaçık bir düşmandır." (Bakara ,208.Ayrıca bk.Âli İmran, 19,83,85)

   Kur'an'ın insanlığa getirdiği  mesajın esası ,barış ve esenlik için Allah'a teslim olmaktır. İslam'ın kelime anlamı da budur. Tüm insanlık bu teslimiyete çağırılmaktadır. Ama en azından Kur'an'ın müminleri , insanlık dünyasına örnek olmak için toptan barış içine girmelidirler. Üzerinde olduğumuz buyruk , müminlerin toptan gerçekleştirmedikleri bir barışın gerçek barış olamayacağını ifade etmektedir.Esasen bu buyruk imalı bir biçimde de olsa insanlığa şunu söylemektedir: Ya toptan barış içine girersiniz yahutta kavga ve karmaşanın tüm ıstırabını çekersiniz.

   Bu sonuçtan doğal ne olabilir? İnsanlık büyük bir vucüt gibidir. Bu vücudun acı duymaması için yaranın şurada veya burada olması gerekmiyor; hiçbir yaranın olmaması gerekiyor. Oysaki insanlığın vücudu  binlerce yaranın , hem de irinli yaranın kahrı altındadır.

Kur'an'ın temel buyrukları
Yaşar Nuri öztürk 

                ----------------------

                 Hak dostlarını horlamayın!

 

   " Sabah akşam yüzünü isteyerek Rablerine yalvarıp yakaranları kovma.Onların hesabından birşey sana ait olmadığı gibi , senin hesabından birşey de onlara ait değildir. O halde onları kovarsan zalimlerden olursun." (En'am, 52.Ayrıca bk.Kehf,28;Abese,1-10)

 

   Halis iman ve takva ile Allah dostu haline gelmiş benlikleri horlamak , onları dost ilan eden Allah'ı öfkelendirir.

   Allah dostu olmak , bir mezhep, tarikat ve meslek işi değildir. Allah'ın iradesi yönünde O'nun kullarına sevgi besleyip hizmet üreten her insan , nüfus kağıdı ve mesleği ne olursa olsun Allah dostudur. Bu hak dostları,görünürde demirci-kömürcüde olabilirler.Onları hak dostu yapan ; sevgi, barış, hizmet taşıyıcısı olmalarıdır. Onların kurumları ve ünvanları olmaz. Yürekleri ve imanları olur. Onları horlayanlarda helak olur.

Yaşar Nuri Öztürk

Kur'an'ın Temel Buyrukları

                 --------------------

Evlenme durumuna gelenleri evlendirin ! 

   " İçinizden bekarları/dulları,birde erkek hizmetçilerinizden ve halayıklarınızdan durumu uygun olanları evlendirin. Eğer yoksul iseler , Allah onları lütfundan zenginleştirir."(Nur,32)
  

    Bu buyruk , tüm topluma , özellikle kamu otoritesine hitap etmektedir.İhlali tüm toplumu 
rahatsız edecek sonuçlar doğurur. 
   Evlenmede en büyük engel ekonomik yetersizliktir. 
   Ekonomik yeterlilik şartına bağlanan hac ibadetini , yukarı ki buyruk göz ardı edilmeden değerlendirmek gerekiyor.Ekonomik gücünü hac sevabı almak için harcayan , bireysel bir sevap kazanmaktadır. Hacca harcanarak ekonomik gücü , toplumsal ve toplu sevap kazandıracak yukarı ki buyruğun gerçekleşmesine harcamak ,hacdan öne alınabilmelidir.
   Bu konu kamu otoritesi tarafından değerlendirilip Müslümanlar bilinçlendirilecek , ikna edilecek ve ardından gerektiğin de geçici bir süre hacca gitme yasağı getirilebilecektir. İvedilikle ve tartışmasız bir biçimde yapılacak olansa , ekonomik zorluklar yüzünden yuva kuramayanlar ortalıkta dolaşırken , birden fazla hacca gidenlere yasak konmasıdır. 
   Kur'an , tüm insanlığın mutluluğunu esas alan bir din getirmiştir. Bu dini , kitlelerin mutsuzluğu pahasına birilerinin ahiret gelirlerini artırma aracı yapmak , Allah'ın iradesine ters düşmek olur. 
   O halde , sosyal-kitlesel dengeleri dikkate almadan bir tür "ahiret yatırımı lüksü" ne öncelik ve özgürlük tanımak , dinin temel hedeflerini görmezlikten gelmektir.  
 

Kur'an'ın Temel Buyrukları
Yaşar Nuri Öztürk

                                     -------------------------------------------

         Kur'an okunduğu zaman susun ve dinleyin !

   "Kur'an okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki     , size rahmet edilsin" (A'raf , 204)

   Kur'an'ın okunmasına ilişkin iki şarttan biri yukarıda verilmişti. (Kur'an okunacağı zaman kovulmuş şeytandan Allah'a sığınmak.)

    Bu ilk şart Kur'an'ı okuyana hitap eder.

    Burada verilen ikinci buyruk ise Kur'an' dinleyenlere ilişkin bir şarttır : Kur'an'ı dinleyenler , onun rahmet ve bereketinden gerektiği şekilde yararlanmak için sessizlik ve saygı içinde dinlemelidirler.
   Kur'an    okunduğu zaman susup dinlemenin bir anlamı da Kur'an'ın tespitler yapıp buyruklar verdiği konularda onu dinlemektir. Kur'an ancak bu dinlemeyi yerine getirenlere rahmet ulaştırır.   

Kur'an'ın Temel Buyrukları

Yaşar Nuri Öztürk

                                     --------------------------------------------

Allah'a güzel isimleriyle yakarın !

   "En güzel isimler Allah'ındır;O'na onlarla dua edin.(A'raf,180;İsra,110)
    
   Kur'an , Allah'a  inanılmasını ve teslim olunmasını istiyor. Ancak bu "Allah", Kur'an'ın tanıttığı Allah olmalıdır.Aksi halde , Allah'a gidiş adı altında Allah'ın yerine yahut yanına konan yedek ilahlara gidilir.
    
   Allah'a teslimiyetin bir göstergesi de O'na Kur'an'ın gösterdiği şekilde yakarmaktır. Bu şeklin içinde Allah'a Kur'an'ın gösterdiği en güzel isimleri  (el-Esmaûl Hüsna) ile niyazda bulunmak da vardır.
   
   Buyruk , Allah'ın isimlerinde sapmalara dikkat çekmektedir : "Allah'ın isimlerinde sapma iki türlü olur:      1.Allah'ı kendisine uygun düşmeyen bir sıfatla anmak . 2.Sıfatlarından herhangi birini ona layık düşmeyecek şekilde yorumlamak."  

Yaşar Nuri Öztürk
Kur'an'ın Temel Buyrukları

           ----------------------------------------

             Ölçü ve tartıda dürüst olun !

   "Ölçtüğünüz zaman tam ve dürüst ölçün, hilesiz teraziyle tartın. Bu hem hayırlı hem de sonuç bakımından güzeldir.      " (İsra,35;A'raf,85,En'am,152;Mutaffifin,13;
Rahman,8-9)           

   Helal lokma , insan onurunun ve Allah'a yaklaşmanın esasıdır. Lokmanın en büyük kısmına kaynaklık eden ticaret , rızkın kaderini belirlemede çok önemlidir. Ticaret hayatının dürüstlük ölçüsü ise tartma ve ölçmede dürüstlükle eşanlamlıdır. Bu dürüstlüğü zedeleyenler hüsran, lanet ve perişanlık ifade eden "veyl" kelimesiyle anılmış ve uyarılmışlardır. (bk.Mutaffifin,1-3)
   Ölçü-tartıda dürüstlüğün işlemediği bir toplum  ahlak zemini tahrip edilmiş bir toplum demektir. Bu tahribe uğrayan bir toplumun , Allah'ın istediği anlamda dini olamaz. 

Kura'ın Temel Buyrukları
Yaşar Nuri Öztürk

                         ---------------------------------------                           
                  
             Helal ve Temiz Yiyecekler Yiyin !

" Ey insanlar ! Yeryüzündeki nimetlerden temiz ve helal olmak şartıyla yiyin." ( Bakara 168,172; Nahl,114; Müminun,51;Maide,88)

                                 AÇIKLAMA

   Kur'an, gıdalarla  insanın kişiliği arasında ilişki olduğunu kabul etmektedir. Bu evrensel gerçek tüm peygamberlere buyruk halinde duyurulmuştur:"Ey Resuller ! Temiz yiyecekler yiyin ve barışa yönelik hayırlı işler yapın." (Müminun,51)
  
    Bakara 172 ve Nahl 114 gösteriyor ki, rızık olarak verilen tüm nimetler , şu anda üzerinde olduğumuz nokta bakımından , temiz değildir. Özellikle büyük misyonlar üstlenecek benlikler üretecekleri düşünce ve duyguların seçkinliğini sağlamak için , kişiliğin kalitesini etkileyecek temiz ve doğal gıdalarla beslenmek     durumundadır.                          
  
    Kur'an rızkın temizliğini üç açıdan dikkatlere sunar:

   1.Kul hakkı karışmamış helal nimet olmak,
   
   2. Doğal niteliğini yitirmemiş olmak

   3. Taze ve temiz olmak.Buyrukta kullanılan "tayyib" kelimesi   bu   üç özelliği aynı anda ifade etmektedir.
  
    "Tayyib" gıda alabilmenin esas yolu , insanın tabiatla kucak kucağa olmasıdır. Çağımız ,insanı toprak anasından kopararak yabancı gıdaların kansorejen tahribiyle yüz yüze bırakmıştır.

   Bebek için ana sütü neyse tüm insanlık için doğal gıda odur. Fabrikasyon , ayaküstü gıda sistemlerinin gelişmesi insanlığı tabiat ananın sütünden gıdalanmaya hasret bırakmıştır. Fiziksel ve ruhsal hastalıkların azması bundandır.

   Herkesin, gıdasının  hiç değilse belirli bir kısmını ,  bizzat kendi eliyle toprağı işleyerek üretmesini sağlayacak bir dünya düzenine geçilmedikçe insanın dertleri, bunalımları bitmeyecektir.    


     Yaşar Nuri Öztürk
     Kur'an'ın Temel Buyrukları 

                      -----------------------------------


                 Cuma namazını kılın !

   " Ey inananlar  ! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığında , Allah'ı anmaya / Allah'ın zikrine koşun.Alış-verişi bırakın. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır. Namaz kılınınca hemen yeryüzüne dağılın ve Allah'ın lütfundan nasibinizi arayın. Allah'ı çok anın ki kurtuluşa erebilesiniz. " (Cumua, 9-10)
   Cumua   , kelime anlamıyla toplanma ve topluluk demektir. Cuma günü , toplanmayı sağlayan gün , cuma namazı ise toplanmayı sağlayan namazdır. 
   Cuma tatil günü değil, toplanma günüdür.  Ayetin açık beyanına göre bu toplanmanın süresi namaz süresi ile kayıtlıdır. Namaz biter bitmez yeryüzüne dağılıp çalışmak emredilmiştir.
   Kur'an, hafta tatili diye bir kavrama yer vermez.
   Cuma emri , diğer bütün emirler gibi kadın ve erkek herkese yöneliktir.
   Cuma için özel, beratlı, tabelalı,resmi imamlı mekanlara ihtiyaç yoktur.  Cemaatin yani üç kişiden   az olmayan topluluğun bir araya geldiği her yerde cuma namazı kılınabilir. Cemaatin fazlalığı elbetteki Cuma'nın anlamını derinleştirmede bir tercih sebebidir ama şart değildir.
   Peygamberimizin bize emanet ettiği cuma namazının zorunlu kısmı iki rekat farz ile kısa ve cemaatin bildiği dilden okunan bir hutbeden ibarettir. 16 rekat cuma , Kur'an'ın emrettiği Cuma'nın ruhuna ters bir uydurmadır. Hutbelerin arapça okunması da Kur'an'ın ve hutbenin ruhuna aykırıdır.

    Peygamberimiz hutbelerde çok zorunlu toplumsal açıklamalar gerekmemişse öğüt olarak Kur'an ayetlerini okumuştur.        Bir yığın bedevi örfünü sünnet ve din diye halkımıza dayatanlar , Peygamberimizin bu en hayati sünnetini camilerden kovmuş , hutbelerde onun bunun lakıdılarını öğüt diye okumayı ibadetleştirmişlerdir.
   Cuma namazlarında iç ezan adıyla okunan ezan da İslam'a Emevilerin soktuğu bir bidattır.
   Cuma asırlardan beri  bir farz-ı kifaye (bir kısım müslümanların yapmasıyla yerine getirilmiş olan farz) olarak uygulanmaktadır.  Çünkü erkek müslümanların cumaya gitmeleri yeterli olmaktadır. 
  


Kur'an'ın Temel Buyrukları
Yaşar Nuri Öztürk

                                       ----------------------------------------
                  Mallarınız ve çocuklarınızın 
 Allah'ı anmanızı    engellemesine izin vermeyin! 

   " Ey iman edenler ! Mallarınız ve çocuklarınız  , sizi           , Allah'ı anmaktan / Allah'ın zikri olan Kur'an'dan alıkoymasın. Böyle birşey yapanlar  , hüsrana uğramışların  ta kendileridir.
" (Münafıkun, 9)

   Temel gaye , insanın Allah'a gidişi yani tekamülüdür. Mallar ve çocuklar tekamülün araçlarıdır. Araçlar  , amaçların yerini alırsa  , insan düşüşe geçer.

   Buyrukta, "zikir" kelimesi kullanıldığına göre , alıkonulmaması istenen şey , Allah'ı anmak ve Kur'an'dır.

   Unutulmasın ki ,   Allah mal ve çocuk verir,  ama mal ve çocuk Allah veremez! Mal ve evlatla ilişkilerde     işte bu noktayı dikkate alarak hareket etmek gerekir.   

Kur'an'ın Temel Buyrukları

Yaşar Nuri Öztürk


                                   ------------------------------------


   " Özü-sözü bir olmayan kişilerin         getirdikleri haberleri iyice tetkik edin."

           

     "Ey iman sahipleri ! Özü - sözü bozuk birisi size bir haber getirdiğinde ,hemen araştırıp inceleyin / delil arayın. Yoksa bilgisizlikle bir topluluğu suçlar da yapmış olduğunuza pişmanlık duyar hale gelirsiniz."(Hucurat 6)

    Toplumları kemiren  dedi-kodu, gıybet belasını  temizleme yönelik bir buyruktur.
   Kişiler hakkında olumsuz haber yayanların söylediklerine peşin onay verme yasaklanıyor.Esasen bu buyruk bağlamında ona-buna çamur atan her insan "bozuk insan " kategorisine girer. Çünkü başkalarının ayıbını aramak ve kişileri arkalarından çekiştirmek bizatihi günahtır ve yasaklanmıştır.  O halde şunun - bunun aleyhinde konuşan kişi "bozukkişi" dir.
   Sonuç : Başkalarının aleyhinde konuşanların söyledikleri iyice tetkik edilmeden onaylanamaz.  Aksi yapılırsa sonuç pişmanlık olur.        

Kur'an'ın Temel Kavramları

Yaşar Nuri Öztürk

                                  ---------------------


     Allah'ın yanında bir takım velilerin ardına düşmeyin !

   " Rabbinizden size indirilene uyun; Ondan başka dostların / velilerin ardına düşmeyin. Siz ne kadar da az öğüt alıyorsunuz! " (Araf,3 Ayrıca bk.Ankebut,
41;Zümer,3,9,36;Casiye,10;Furkan,18;Kehf,17,102;
İsra,97;Ra'd,16;Hud,13,20;Maide,81;En'am,127;Ali İmran,122; Araf,196; Yusuf,101;Nisa,45)


   Veli; dost , yardımcı, destekçi, koruyucu  gibi anlamlara gelir.Bu anlamların tümünü elinde tutan en güvenilir dost

   Allah'tır ve bunun içindir ki , Allah'ın isim sıfatlarından biride Veli'dir.

    Allah dışında Veli edinmeyi , şirkin bir uzantısı sayan ve yasaklayan Kur'an , bu yasağı ifade ettiği ayetlerde

"veli" kelimesinin daha çok çoğulu olan "evliya" kelimesini kullanmıştır. Yukarı ki buyrukta da aynı kelime vardır. Böylece Kur'an mucize bir güzellikle , İslam dünyasındaki "evliyaperestlik" hastalığına da dikkat çekmektedir. 
   Evliyaperestlik  Kur'an'daki "evliyaullah" (Allah dostları) tabirini istismar ederek , şirke araç yapan Kur'an dışı bir zihniyettir.
   Herşeyden önce Kur'an evliyaullah'ın tanımını vermektedir.
   Yunus 62'ye göre evliyaullah    Allah'a iman edip takvaya sarılanların ünvanıdır. Bu tanım içine tüm müminler girer. Yani Kur'an , özel bir evliya sınıfı getirmemiş , öngörmemiştir.   Böyle bir sınıf yaratmak Kur'an'a tamamen terstir.
   İkincisi tanımı ne olursa olsun , Kur'an Allah dışında destek ve yardım merci kabul edilen veliler edinmeyi yasaklamıştır. Müminler birbirlerini , eşit statüde insanlar sıfatıyla veli edinebilirler. Ancak bu , veli edinenlere kutsallık , kurtarıcılık, yedek ilahlık payesi vermeyi haklı gösteremez.
   Tasavvuf ve tarikatlar bünyesinde   merkez kavramlardann biri olan veli-evliya anlayışı ,ne yazık ki 
Kur'an'ın müsade çerçevesinin dışına taşırılmış, hatta çoğu zeminlerde şirk manzarasına büründürülmüştür. Zümer 3.ayet bu sapmanın omurgasına oturan yanlışı göstermekte ve insanı uyarmaktadır.   " ...O'nun yanında birilerini veliler edinerek ,  ' biz onlara yalnız bizi    Allah'a yaklaştırmaları 
için kulluk ediyoruz'  diyenlere gelince, hiç kuşkusuz     Allah onlar arasında , tartışıp durdukları konuyla ilgili hükmü verecektir...."    
   Anlaşılan odur ki , Kur'an'ın karşı çıktığı  "veliler edinme"nin esasını , bu insanları "Allah'a yaklaştırıcı " kabul etme yanlışı oluşturmaktadır.  Bu yanlış  gözden kaçırıldığında arkasından türbelere kisvelere , neseplere  , silsilelere  ve daha nelere nelere     sığınmak illetleri sökün etmektedir. 
   Sözün özü şudur : "Veli olarak Allah yeter;   yardımcı olarak da Allah yeter."(Nisa,45)
   Allah'ın buyrukları apaçık ortada iken , "falan veli olmasa ben batmıştım, filan türbenin feyziyle adam oldum." gibi beyanlarda bulunmak , tövbeyi gerektirir; açık bir günahtır.Çünkü bu beyanlar, Allah'ın çekip çevirme de  yol gösterip yönlendirme de yardımcıya, aracıya muhtaç oluşunu ifade eden şirk kokulu sözlerdir.    Bunlardan Allah'a sığınırız.   


Yaşar Nuri Öztürk
Kur'an'ın Temel Buyrukları                               

                                ---------------------------------

             Kendinize ve ailenize sahip çıkın !

 

   " Ey iman sahipleri ! Kendileriniz ve ailelerinizi  öyle bir ateşten koruyun ki , yakıtı insanlarla taşlardır. O ateşin başında çok katı   ,çok sert melekler vardır. Onlar, kendilerine emir verdiği konuda Allah'a isyan etmezler  ve emredildikleri   şeyi yaparlar." (Tahrim,6)   


   Ateşin ilk akla getirdiği cehennemdir. Ancak cehennem kötülüklere teslim olanların ceza yurdu olduğuna göre , yukarıki buyruğun pratik sonucu , "her türlü kötülükten kendinizi ve çoluk-çocuğunuzu koruyun " olacaktır.
   Buyruğun özü ve amacı şudur; Hiç kimse kendi benliğinin felakete gitmesine seyirci kalamayacağı gibi , sorumlusu olduğu aile bireylerinin felakete gitmesine de seyirci kalamaz.             

Kur'an'ın Temel Buyrukları

Yaşar Nuri Öztürk


                              ------------------------------------

         İftiracıların  tanıklığını ebediyyen kabul etmeyin '

"... Ve   onların tanıklıklarını ebediyyen kabul etmeyin.Onlar sapıklığa batmışların ta kendileridir." (Nur,4)


   Kur'an kamu haklarından yasaklama cezasının en ağırını iftiracılara vermiştir. Çok onur kırıcı  bir cezadır.  Ve bun da şaşılacak birşey de yoktur. Çünkü iftiracının onuru olmaz.
Bir insan elleriyle yıktığı bir değerin kendisine verilmesini isteyemez.
   Bu ilkenin ,özellikle siyaset hayatında işletilmesi, kurtarıcı sonuçlar getirir:Politik mücadelesini hasımlarına iftira üzerine kurmuş siyasetçilerin , artık doğru söz seyleme haklarının kalmadığını bilen bir kitle "iftiracı politikacı"  tipinin şerefsizliğini cezalandırırsa , ülkenin yarınları kesinlikle  aydınlık olur. Çünkü bu durumda kitlenin aydınlatılması mümkün olmaz. 
    İslam dünyası ve o arada Türkiye (özellikle son çeyrek yüzyılda), politik başarıyı başkalarına     iftiraya bağlayan birçok particinin kahrını çekmiştir. Bu iftiracıların son zamanlarda İslam'ın mukaddeslerini kullanmaları  ve Müslümanlığı adeta    "kendisi gibi düşünmeyenlere iftira kurumu " haline getirmeleri ayrı bir faciadır.
    Bu facia  , bu iftiracılar güruhunu batırmakla kalmamış, İslam adına çekilen çileleri  , dökülen gözyaşları da heder etmiştir.
    İslam bu iftiracılar güruhu yüzünden bir tür " insanlık suçu işleme kurumu " gibi algılanmaya   ve tanıtılmaya başlanmıştır ki , tarihte dine yapılacak en büyük kötülük budur.

Kur'an'ın Temel Buyrukları
Yaşar Nuri Öztürk           
 

                                                        ------------------------------------


                 Allah'a  örnekler vermeye kalkmayın !

 

   "Allah'a örnekler verip durmayın. Allah bilir, siz bilmezsiniz."(Nahl,74.Ayrıca bk.Bakara,140;İsra,48; Furkan,9)


   Allah karşısında örnekler vermeye kalkmak , darbi meseller gündeme getirmek örtülü bir biçimde din kurmaya kalkmakla sonuçlanır. Bu yol kapatılmıştır.Çünkü din kuruculuğu vasfı yalnız ve yalnız Allah'ındır.

   Günlük hayatta çok rastlanan sakatlıklardan biri de , iblis'ten miras kalmış bir takım kıyaslamalar yaparak dine yapay emirler ve yasaklar sokmaktır. İşte bir soru buna verilen yapay hükümlü cevap : "Pijama    ve bornozla namaz kılınır mı?"  Cevap: "Hayır kılınmaz' Sen belediye başkanının, kaymakamın  karşısına pijamayla geçmiyorsun da Allah'ın karşısına nasıl geçiyorsun? Allah onlardan küçük mü?

   Görünüşte Allah'a saygının bir ürünü olan bu cevap , esasında şeytanın oyununa gelmenin iğrenç bir göstergesidir. Allah karşısında ve dinde örneklemeyle hüküm koyulamayacağını bilen bir mümin buna şu cevabı verir: " İbadeti emreden de nasıl yerine getirileceğini gösteren de Allah'tır.O'nun gösterdiğine göre namaz kılmak için setri avrete uymak şartı vardır.

   Setri avretin neyle ve nasıl yerine getirileceği kula bırakılmıştır. Bunun pijama veya başka bir giysiyle yerine getirilmesi dinin tartıştığı bir mesele değildir. Kaldı ki elbise ve örtünme insanlara karşı bir tavır alıştır.Allah'a karşı değil. Siz zırhlara da bürünseniz Allah sizi çırılçıplak görmektedir."
   Bu tip örneklemelerle Allah'ın dinine hükümler eklemeye kalkan zihniyetler , yarattıkları " yapay haramlar " yahut "yapay kutsallar"  yoluyla " kitleyi şaşkına çevirerek halsiz bırakır, sonunda da malını mülkünü hatta ırzını sömürürler.Bu sömürücüler varlığın en zehirli ve alçak yarasalarıdır. İnsanlığın en büyük düşmanı her devirde bunlardır.

Yaşar Nuri Öztürk 

Kur'an'ın Temel Buyrukları


                                   --------------------------


                                   Özü-sözü bir kişilerle olun !


" Ey iman edenler ! Allah'tan korkun   ve özü - sözü bir kişilerle beraber olun."(Tevbe,119)


   Dostluk ; mükemmellik  üzerine değil , açık yüreklilik üzerine oturur.O yüzden mü- kemmel insanlarla beraber olun " denmemiş , "özü-sözü bir insanlarla beraber olun " denmiştir.

   Dostun acı söylemesi  değil, ikiyüzlülüğe sapması kahreder insanı . "Sen de mi Brütüs ! "   sözündeki dikenli kahır , hançerin acısından değil , dostun ikiyüzlülüğünden gelmektedir.
  
    İnsanlığın en sadık dostları peygamberlerdir. Çünkü onlar ne muştuda ikiyüzlülüğe giderler ne de uyarıda... 

 


Kur'an'ın Temel Buyrukları

Yaşar Nuri Öztürk


                               ------------------------------------------------------------------

 

                                  Peygamber Ehlibeyti'ne
                                   sevgi ve saygı gösterin'


      " De ki : " Ben sizden yakın akrabamı   / Ehlibeytimi sevmeniz dışında bir ücret istemiyorum." (Şura,23)

   


      Peygamberimizin bilgi ve irfan mirasının sonraki kuşaklara taşınmasında en güvenilir ekip onun Ehlibeyti'dir.   Bunun içindirki Kur'an , Hz.Peygamber'e sadakatin bir uzantısı olarak onun Ehlibeyti'ni sevip saymayı buyruklaştırmıştır. Bu buyruğa uymak hem Peygamberimize minnet ve şükran borcumuzu yerine getirmek hem de Hak Eliçisinden geriye kalan bilgi ve düşünce mirasının güvenilir ve canlı kaynaklarına sahip olmak gibi iki bahtiyarlığı aynı anda taşımaktadır.

   Ne yazık ki , İslam dünyası , daha ilk günlerden itibaren  bunun tam tersi bir tavırla , Peygamber Ehlibeytine zulüm , ihanet ve güvensizlik sergilemiştir. Bu tavır , Hz.peygamber'in iki büyük emanetinden biri olan  (birincisi Kur'an) Ehlibeyt emanetine hıyanet demektir. öyle sanıyoruz ki , İslam dünyasının Kur'an gibi bir kitaba sahip olmasına rağmen , sürünmekten bir türlü kurtulamamasının temel sebebi budur.

    Ehlibeyte saygısızlık bugün iki başlık adı altında sergilenmektedir. 

    1.Emevi-Yezid kabullerinin  dinleştirilmesi,

    2. Ehlibeyt sevgisi , Ali sevgisi yaftaları arkasına girerek dinin buyruklarından sıyrılma oyunu.

    Bu ikincisi , Emeviperestliğin vucüt verdiği Kur'andışı   dine ikinci bir sahte din eklemektedir. Bu, "haramsız-helalsiz,oruçsuz-namazsız  bir ilahiyecilik dini'dir.
   Kur'an      , Emevi sokuşturmalarının oluşturduğu "din" kadar bu "ilahiyeci din" den de şikayetcidir.    


Kur'an'ın Temel Buyrukları

 Yaşar Nuri Öztürk



                                       -------------------------------------------



                                    Gevşeyip kendinizi bırakmayın '

 


   "Gevşemeyin , tasalanmayın . Eğer inanıyorsanız üstün olan sizlersiniz. " (Ali İmran 139; Muhammed,35.Ayrıca bk.Ali İmran 176;Yunus,65;Nahl,127;Lukman,23 ;Yasin,76)


   Dayanıklı olmak başarının olduğu kadar mutluluğun da esasıdır.

   İnsan ne ottur ne et. İnsan, otu da eti de bir amaç uğruna değerlendiren iradedir .    O halde ot gibi pörsmek ve et gibi çürüyüp  pelteleşmek insana yakışmaz.
   Sadece dış dünyada fırtına ,bora,yağmur ve doluya maruz kalmıyoruz. İç dünyamızda da fırtınalar ve boralar var. Bunların tümüne karşı koyabilmek , hatta bunları emir ve irademize boyun eğdirmek , insan olma borcumuzun gereğidir.
   Yolu tüm canlılar yürür; insana yaraşan aşılmaz eggellerle dolu yolları yürümektir. Ayağın altında diken hatta ateş gerek. En değerli hazineler, en hırçın dalgaların kucağındadır. Zorluklar karşısında hemen gevşeyip kendini bırakanlar ,  insanı öümsüzleştiren değerler bölgesine asla ulaşamazlar.
   Zayıf benlikler , bu zayıflıklarını mistik gerekçelerle (takva gibi) maruz gösterebilirler. Ama yukarı boyutlara çıkmak isteyenler bu mistik perdelemelere itibar etmezler.
   Hayat, çileyi göğüsleyenlerin omuzlarında zafere gider.İmam Ahmed b.Hanbel (ölm.241/855)'e sordular: "İki adamımız var; Biri takva sahibi ama zayıf, öteki günahkar ama güçlü . Hangisiylegazaya çıkalım? " İmam şöyle dedi: " Birincisinin takvası kendine zayıflığı Müslümanlara mal olur; ikincinin ise günahı kendine , gücü müslümanlara malolur. İkinciyle yola çıkın."

Kur'an'ın Temel Buyrukları
Yaşar Nuri Öztürk     




                            Peygamberinize salat ve selam edin !

" Şu bir gerçek ki Allah ve melekleri o Peygamber'e salat ederler / onun şanını yüceltirler. Ey inananlar ! siz de ona salat edip içtenlikle selam verin !" (Ahzab,56)

                                                                         *******

   Hz. Peygamber'e salat ve selam , ona saygının doğrudan ve onun tebliğ ettiği dine saygının da dolaylı bir ifadesidir.
   Emir, tekerrür (defalarca tekrarlamak)   ifade etmediği için , ömründe birkez salat ve selam eden kişi de bu emri yerine getirmiş olur. Ama dileyen dilediği sayıda salat ve selam edebilir. 

   Kaçınılması gereken şey , salat ve selamı bir tür gösteriye dönüştürmemektir.Gösteriye dönüşen bir salat ve selam riya kokmaya başlar , mehabeti kaybolur ve mekanik bir laf tekrarına dönüşür.

   Salat ve selamı Peygamberimizin adının geçtiği  yazılarda bir takım acayip kısaltmalarla , parantezler içinde , kelimeler arasına yerleştirmek ise İslam ve samimiyetle ilgisi olmayan bir riyakarlıktır. Bu sofuluk gösterisine İslam Literatürünün ilk metinlerin de rastlamak mümkün değildir. Sahabe arasında da böyle her cümlede salat ve selam kullanıldığı görülemez. 

   Kısacası , Allah Elçisi'nin ahlak ve aşkında kararlılık azaldıkça onu kelimelerle yüceltme gösterisi yoğunlaşmaktadır.

   Peygamberimize salat ve selam , tarih içinde bir kısmet açma ve falcılık kurumu gibi kullanılmış ve bu yolla  Hz.Peygamber , işleri çözüm de araç yapılan bir yedek ilaha dönüştürülmüştür.

   Bu yanlışlığın ne olduğunu anlamak için halk arasında , "Salat-ı Tefriciye" denen duaya yüklenen anlamların bir dökümünü yapmak yeterlidir.



Kur'an'ın Temel Buyrukları

Yaşar Nuri Öztürk


 

                                                               -------------------------------------


                                  Namazları, özellikle orta namazı 
                                              iyi koruyun.


   "Namazları ve orta namazı koruyun.Tam bir saygıyla Allah'ın huzurunda kıyam edin. Bir korku ve endişe duyarsanız yürüyerek veya binit üzerinde kılın. Güvene kavuştuğunuzda bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği şekilde Allah'ı zikredin." (Bakara,238,239.Ayrıca bk.Müminun,9; Mearic,22)



      Orta namaz , Kur'an'da adı geçen üç namazdan biridir. Adı geçen  namazların  biri ; sabah namazı, biri "işa" (günbatımından sonra kılınan namaz) namazı, diğeri ise orta namazıdır. Kur'an'ın bu beyanına göre orta namaz , günün ortalarında kılınan bir namazdır.  Kur'an'da " öğle namazı ,ikindi namazı,akşam namazı " tabirleri geçmez. Sünnet ve geleneksel fıkıh bünyesinde 5 vakit namaz uygulaması olduğuından , orta namaz bir türlü belirlenememektedir. Bu durumda orta namaz , sabah, akşam, veya öğle namazı olabilmektedir. Biz geleneksel fıkhın verileri açısından baktığımızda sabah namazını orta namaz olarak gördüğümüzü Kur'an'daki İslam adlı kitabımızda belirtmiştik.(bk.s.579) Kur'an açısından bakıldığında , hiçbir tartışmaya gerek olmadan , orta namazı tanımak, imkanımız vardır. geleneksel fıkhın verileriyle, Kur'an'ın verileri arasında tercih yapmak ise bizim belirleyeceğimiz bir husus değildir. 

   Namazın zorunlu hallerde , binek (hayvan, taşıt araçları ,uçak,vs.) üzerinde hatta yürüyüş halinde --- ayakta --- kılınılabileceğini de bu buyruktan öğrenmekteyiz. Açıktır ki bu hallerde rukü ve secdenin ancak ima ile veya sadece zihnen düşünmek suretiyle yerine getirilmesi gerekecektir.
   Bakara 239. ayete göre kılınan bir namazda , doğaldır ki kıbleye dönmek şartı da aranmaz. (Bu konuda bk.İmam şafi,; Risale,184-186)



Yaşar Nuri Öztürk
Kur'an'ın Temel Buyrukları


                            ---------------------------------------------------------




                             Kur'an'dan yüz çevirenden siz de yüz çevirin !

 

   "Bizim Zikrimiz'den /Kur'an'dan yüz çeviren ve iğreti dünya hayatından başka birşey istemeyen kimseden sen de yüz çevir." (Necm,29)



   Kur'an ; mekan ve zaman bağlarından arınmış olan yüce Allah'ın yeryüzünde söz halindeki  faaliyetidir. Allah'ın insana yönelik tüm söylediklerini Kur'an ifade etmektedir. Kur'an'ın getirdiği dinin adı İslam yani Allah'a teslimiyettir. Allah'a teslimiyetin  yaşanan ve elle tutulan bir gerçeğedönüşmesiKur'a'a teslimiyetle eşanlamdadır.
   Kur'an, istisnasız herşeyi ve herkesi yargılar ama hiçbir şey ve hiçbir kişi Kur'an'ı yargılayamaz.
   Allah'ın varlığını kabul ancak Kur'an'a teslimiyetle anlam kazanır.
   Hangi kutsallık kılıfına büründürülürse büründürülsün Kur'an'a kayıtsız şartsız teslimiyette en küçük bir kuşku , çekimserlik ve "acaba yaratan tavırlar Allah'a karşı çıkış olur.
   Kur'an'ı kim yapmışsa Allah odur. O halde Kur'an'dan kim yüz çevirirse Allah'tan yüz çevirmiş olur. Bu yüz çevirmenin en tehlikeli olanı ise Kur'an'a sırt dönmeyi dine ve kutsal kavramlara fatura etmektir.
   Kur'an'dan yüz çevirmenin Allah'ı en çok öfkelendiren şekli , çeşitli oyunlarla dini Kur'an'ın denetiminden kaçırmak ve din adına Kur'an dışından buyruklar edinmektir. Buna "örtülü şirk" denir.
   Allah'ın eli , insanların ellerinin üstündedir. (Fetih suresi,10) Allah'ın bu alemdeki eli Kur'an'dır.
   Peygamberler de Allah'ın elini temsil ederler ; ancak peygamberlik bittiği için artık yeryüzünde Allah'ın eli olarak yapışacağımız tek dayanak vardır. : Kur'an.
   Kur'an'dan yüz çevirenler ,  bilerek veya bilmeyerek , Allah'ın eline sarılmaktan alıkoyarlar.



Kur'an'ın Temel Buyrukları
Yaşar Nuri Öztürk



                                                  -----------------------------------------



                                          Ailenize   namazı    emredin  !

  
           "Ailene namazı emret,kendinde ona sabırla devam et..." (Taha, 132 )


   Kur'an ibadetler alanında maddi yaptırım öngörmez. Allah'la kul arası   alana insanın müdahalesine imkan verilmemiştir. Baskı ve zorlama da yasaklanmıştır.

   Bu ayette emredilense pedagojik bir tavır alma ve etkilemedir. Bunun içindir ki
" ailene emret "   buyruğunun hemen arkasından " sen de ona sabırla devam et " emriyle baskıya değil , örnek olma gerçeğine dikkat çekilmiştir.

   Namaz bahsindeki bu pedagojik tavır alma ve etkileme , ikrah ( baskı , zorlama ve tiksindirme ) çizgisine getirilmemelidir.



                                           ------------------------------------------------




   Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşman olabileceklere karşı tedbirli olun !


   "Ey iman edenler ' Şu bir gerçek ki , eşlerinizin ve evlatlarınızın içinden size bir düşman vardır; onlara karşı dikkatli olun. Eğer affeder, ellerini tutar, hatalarını görmezlikten gelirseniz , kuşkusuz Allah'da affedici , merhamet edici olur. Şu da bir gerçek ki , mallarınız ve çocuklarınız bir imtihan aracıdır.Allah'a gelince , onun katında büyük bir ödül vardır." (Teğabün,14-15)


   Kur'an , gerçeklerin kitabı ve gerçekleri anlatan kitaptır. Hak'tan gelmiştir, hakikatı anlatır.
  
   Hayat gerçeği duygusal , romantik ve savsaklamacı bir takım kabul ve iddialarla örtüldüğünde insan, aldatıcı bir rüyaya teslim olur. Hayat insanı bu rüyadan er-geç uyandırır ; ama bu uyanış hüsranla yüz yüze gelen insanın perişanlığı ile sonuçlanır. iş işten geçmiş olur.
  
   Eşler (kadın veya erkek) den ve çocuklardan zaman zaman insanın başına dertler , felaketler açan zorlu düşmanların çıktığı görülebilmektedir. Bu da hayatın gerçeklerinden biridir. Bunun çok az olması , yok olması anlamına gelmez. Tam
aksine , azlık , gözden kaçmaya neden olur.
  
   Kur'an , duyguların baskısı altında çoğunlukla gözden kaçabilecek bu olguyu hatırlatmakta ve insanı dikkatli olmaya çağırmaktadır.
  
   İhtimalleri düşünerek tedbirli olmak akıl ve irfanın sahip kılacağı erişlerdendir.
  
   Buradaki düşmanın her zaman günlük dildeki anlamda olması gerekmez. İnsanın tekamülünü aksatan her tür gelişme ve kişi düşmandır.
  
   Bu anlamda "düşman", aşırı sevgi yüzünden uğruna dengeleri alt üst ettiğimiz en sevimli evlat ve eşlerde olabilir.Önemli olan , tekamül yolunda karşılaşacağımız sonuçtur, duyguların verdiği hüküm değil.


Kur'an'ın Temel Buyrukları
YaşarNuri Öztürk


                           -----------------------------------


                               Kendi zübürlerini kutsal kitap
                             haline getirenlerden uzak durun !

" İşte sizin bu ümmetiniz bir tek ümmettir. Ve ben de sizin Rabbinizim ,o halde benden korkun. Fakat onlar işlerini aralarında parçalayıp çeşitli zübürlere ayırdılar. Her hizip yalnız kendi yanındakiyle sevinip övünmektedir. Artık sen onları bir süreye kadar kendi gafletleri içinde bırak. " (Müminun , 52-54) "

   Zübür , güvenilir kutsal kitap anlamına gelen zebur kelimesinin çoğuludur. Bir kitabın "kutsal" sıfatı  taşıması ancak Allah'ın tesbitiyle mümkündür. Nitekim Cenabı Hak , bazı Peygamberlerine, özellikle Hz.Davud'a gönderdiği vahiylerden oluşan metinlere zebur demiştir. (bk.İsra,55 Âli İmran,184; Nahl,44;Şuara,196Fatır,25)

    Yukarıki buyruk Allah'ın belirleyişi dışında , insan tesbitiyle zübürleştirilmiş Kitapların tevhit  dininde vucüt verdiği bölme ve parçalama felaketinden uzaklaşmaya çağırmaktadır.

   Bu ayetlerin nasıl bir mucize sergilediğini ve İslam dünyasının yüzyıllardır içinde kıvrandığı acıların açık ve net fotoğrafını çektiğini anlamak için herhangi  bir Müslüman ülkeye bakmak yeterlidir.

   Bir toplum veya zümrede Kur'an dışında  tartışma üstü kitap, Peygamber dışında tartışma üstü kişi varsa, o toplum ve zümre nüfus kağıdı ve iddiası ne olursa olsun Müslüman değildir. İş bununla da bitmez; böyle bir toplum ve zümre , Kur'an'ın açık beyanlarına göre müşriktir. Kişi veya grupların hatırı için bunu görmezlikten gelen veya tevil edenler ise şirke destek veren zalimlerdir.
  
   Ne yazık ki ,İslam dünyası,  o arada ülkemiz böyle bir şirk felaketinin kucağına düşmüş durumdadır. Kur'an'ın yanında (hatta bazen ondan önce) güven kaynağı, tartışma üstü kitap kabu ledilen yüzlerce kitap vardır. Bunların başında tartışma üstü tutulan bazı hadis kitapları gelmektedir. Tarikat , mezhep ve kliklerin tartışma üstü tutulan ve sayıları yüzleri bulan zübürünü de bunlara eklemek gerekiyor. Her
hizip  , tarikat ve mezhep kendi zübürünü dinin tartışmasız kitabı olarak algılamakta , ona toz kondurmamakta, onu en küçük anlamda eleştiriye tabitutanları zındık veya kafir ilan etmektedir. Hatta bunlar içinde bu zübürlerin dilini sadeleştirmeye kalkanları bile sapıklıkla itham edenler vardır. Bu yukarıdaki buyruğun açık beyanına göre tevhit dinine aykırıdır.

   Kişiler açısından da durum farklı değildir. Peygamberlerin bile hata yapabileceğini , ancak bu hatalarının ilahi vahiyle düzeltildiğini bildiren bir kitabın mensubu olduğunu söyleyenler , nasıl oluyor da kutsal ilan ettikleri  bazı kişilerin hatasız ve tartışma üstü olduğunu kabullenebiliyorlar?  Böyle bir kabulle ,Kur'an'ın peygamberlik anlayışını yan yana tutmak asla mümkün değildir.
  
   Bu yoldaki kabullerin sahiplerinin en kısa zamanda genel bir tövbe ile Allah'tan af dilemeleri ve Kur'an'a dönerek imanlarını tazelemeleri gerekir.Bu da bizi şu gerçeği ilan etme noktasına getirir: İslam dünyası külli ve acil bir tövbeye havadan ve sudan daha çok muhtaçtır!
 
   Bu külli tövbe olmadan , Furkan suresi 30.ayetteki peygamber şikayetinden kurtulmamız mümkün değildir. O şikayetin kapsamı içinde olanların da Kur'an'ın rahmetinden nasiplenmeleri mümkün olmayacaktır.   İddiaları, sloğanları ve yaftaları ne olursa olsun...

  

Kur'an'ın Temel Buyrukları
Yaşar Nuri Öztürk

                                                                                                                                                 ----------------------------------------------


                             Beytullah'ı ziyaret edin !

  

   "Şu bir gerçek ki ,alemlere bir bereket kaynağı ve yol gösterici halinde  insanlar için kurulan ilk ev Mekke'dekidir. Açık-seçik deliller, İbrahim'in makamı vardır orada. Oraya giren , güvene ermiş olur.       Yoluna gücü yetenin o evi ziyaret etmesi , insanlar üzerinde Allah'ın bir hakkıdır. Kim nankörlük ederse hiç kuşkusuz , Allah bütün alemlere muhtaç olmayacak bir ganidir." ( Âli İmran ,96-97. Ayrıca bk.Bakara,196-200)

   Kabe'deki Beytullah (Mescidi Haram) , tevhid dininin ilk ve en büyük mabedidir. Hz.İbrahim ve oğlu tarafından yapılmıştır. Tevhid dininin büyük Peygamberi Hz. İbrahim'den beri ilahi tebliğin tüm hatıraları bu mabet çevresinde vucüt bulmuştur. Tevhidin son kitabı Kur'an , bunlara dikkat çektikten sonra , müninlerin bu mabedi hayatlarında bir kez olsun ziyaret etmelerini istemektedir.
   Bu ziyaret teknik-terimsel anlamda "umre" veya "hac" adını alabilir. İkisi de ziyarettir.
   Buyruktan anlıyoruz ki , Kabe'yi ziyaret bazı imkanlara sahip olmayı gerektirmektedir. Bu imkanlar iki başlık altında toplanmıştır: 1.Yol özgürlüğü , yol güvenliği, 2. Ekonomik özgürlük .(Bireysel ve toplumsal)
   Ziyaretin teknik anlamda umre olanını tercih edenler bunu yılın istedikleri zamanında yapabilirler. Hac şeklini tercih edenler ise Bakara suresi 197' nin açık beyanına göre bunu "hac ayları" denen üç ay (Şevval,Zilkade,Zilhicce)  içinde yapmak zorundadırlar.
   Haccı , geleneksel uygulamadaki iki güne sıkıştırmak Kur'an'a aykırıdır ve sonucuda binlerce insanın ölümüne yol açan acıklı tablolar olmaktadır. Bakara 203'e göre , isteyen haccı o iki günde bitirebilir. İsteyen ise üç aylık sürede , herhangi bir zamanda yapabilir. Bunun hikmeti açıktır: Mekke'nin istiap haddini zorlayarak insanları kargaşa, bunalım ve ölüme terk etmemek .
   Hz.Peygamber hayatında birkez hac yaptı. Ve bu hacda yüzbin civarında insan vardı. Bugün ise hac günlerinde Mekke 'de dört milyona yakın insan toplanmaktadır. Bu durumda : "Peygamberimiz haccı bu ikigünde yaptı, o halde bugünler dışında hac yapılamaz" diye  ısrar etmek ve Bakara 197' deki buyruğu görmezlikten gelmek , Peygamberimizi de rencide etmektedir. Acaba Hz.Peygamber yüzbin insanla değil , milyonlarla birlikte hac yapmak durumunda kalsaydı Bakara 197.ayeti işletmeyecek miydi ?
   Allah'ın emri ortadadır ve çiğnenmektedir ve bu çiğneyişe gerekçeolarak da Hz.Peygamber öne çıkarılmaktadır. Doğrusu bu gerekçe işlenen günahtan daha büyük bir günahtır.
   Hac konusunda bugünki İslam ülkelerinin düşünme vedeğerlendirmeye açmaları gereken önemli bir nokta daha vardır: Hacca gitmeye gücü yetmek yani yol ve ekonomi özgürlüğü .
   Bu iki özgürlük ,özellikle ikincisi , bireysel boyutta elealındığında anlamını hemen hemen yitirmektedir. Ekonomik özgürlüğü kamusal-ülkesel boyutta değerlendirdiğimizde birçok İslam ülkesinin hac ifa etmesi dinsel bir borç olmaktan çıkabilir. 

Kur'an'ın Temel Buyrukları
Yaşar Nuri Öztürk                                                                                           

                                   --------------------------------

                                Allah'ın yardımcısı olun!

   "Ey iman sahipleri ! Allah'ın yardımcıları olun...!(Saff,14.Ayrıca bk.Muhammed,7; Hac,40)


   İnsan Allah'a nasıl yardım eder ? Elbetteki bunun bizim anladığımız manada yardımla ilgisi yoktur. 

    Kur'an penceresinden baktığımızda iki anlam söz konusudur: 1.Allah'ın iradesi yönünde iş yapıp değer üretmek , insanı adeta Allah'ın yardımcısı olma onuruna yükseltir. 2.İnsanın kaderi ve akibeti bizzat kendisi ile Allah tarafından oluşturulmaktadır. 

   Kader sırrında , Allah'ı dışlayan bir yaklaşım da insanı dışlayan bir yaklaşım da Kur'an'dan onay alamaz.


Kur'an'ın  Temel Buyrukları
Yaşar NuriÖztürk

                                        

                        

                                              ---------------------------------

   Araları açılan eşlerin barışmaları için iki hakem tayin edin!

   " Eğer karı-kocanın aralarının açılmasından endişe ederseniz , bir hakem erkek tarafından bir hakemde kadın tarafından gönderin. Bunlar, barıştırmak isterlerse Allah, kadınla erkeğin aralarını düzeltmede onları başarılı kılacaktır. Allah Alim'dir, herşeyi bilir; Habir'dir, herşeyden haberdardır." Nisa , 359

 


   Boşanmaisteği , eşlerin herhangi birinden gelebilir. Bu istek üzerine hakeme (mahkemeye) gidilir. Mahkeme eşleri barıştırmak için çaba gösterir. Sonuç alınamazsa boşanmaya karar verilir. (geniş bilgi için Öztürk; Kur'an'dakiİslam, 432-440)

   Anlaşılan o ki , evlilik akti , tarafların irade beyanlarıyla oluşan ,
ancak , sona ermesi mahkeme kararıyla gerçekleşen tipik , nitelikli
bir akittir.

Kur'an'ın Temel Buyrukları
Yaşar Nuri Öztürk

                                        ----------------------------------------------

                             Allah'ı  benliğinizin  tâ  içinden  anın !
     

   "Rabbini,  öz benliğinin içinde yalvarıp ürpererek, bağırtılı olmayan bir sesle sabah-akşam zikret..." (A'raf, 205)
  
   Allah'ı adı her gece insana ruhsal mertebesine göre değişik tecelliler getirir. En büyük tecelli Cenabı Hakk'ı benliğimizin tâ içinden tam bir yönelişle anmaktır. Bu anışın kelime, ses ve sayı ile ilgisi yoktur. Bize şah damarımızdan daha yakın olan ve ruhundan bir nefha üflenmiş bulunan Yaratıcı'nın bu niteliklerine uygun bir anıştır bu. Tüm benliği kuşatır, tüm zerrelerimizde bir yüce kozmik ürperiş yaratır.
   
    Allah'ı benliğin içinden anmak, O'nu dağda-taşta, kırda-bayırda, Kâbe'de-Hac'da değil, benliğimizde bulma sırrına da işarettir. Çünkü O bize "şahdamarımızdan daha yakındır." (bk. Kaf  suresi, 16)
  
   Allah'ı dışarlarda arayanlar birgün birtakım aracı-komisyoncuların eline düşerler. Bu da onların felaketi olur.


Kur'an'ın Temel Buyrukları
Yaşar Nuri Öztürk



                                              ------------------------------------

   ' Ey iman edenler ! Size " meclislerde yer açın " dendiğinde yer açın ki Allah'da sizin için genişlik sağlasın. "Kalkın" denildiğin de kalkın ki Allah, içinizden inananlarla kendilerine ilim verilmiş olanların derecelerini yükseltsin. Allah yaptıklarınızdan haberdardır."
(Mücadile 11)

  

    Kur'an ahlakı, insanların birbirine kıyam etmesini yani ayağa kalkmasını onaylamaz.  Peygamber Efendimiz bu davranışın kendisine bile yapılmasını yasaklamıştır. Onun ifadesiyle : " Kıyam yalnız Allah'a yapılır. "

   Topluluğa gelen insanlara ilgi ve saygının bir ifadesi olarak yer açılır, oturmalarına yardımcı olunur.

    Bu yardım, insana saygıdır. Ama bu yardımın ruhunu çarpıtarak kişiler için ayağa kalkmak , bir gün gelir, insanı putlaştırmanın aracı yapılır.

 

Kur'an'ın Temel Buyrukları
Yaşar Nuri Öztürk

                                              ----------------------------------------------

                                Harcamada orta yoldan ayrılmayın !


   "Elini bağlayıp boynuna asma.Ama onu büsbütün de açma. Sonra kınanır, hasret içinde bir köşede büzülür kalırsın."( İsra,29.Ayrıca bk.Âli İmran.180; Tevbe,76; Muhammed ,37-38; Nisa.37; Hadid .24)


   Kur'an savurganlığı yasakladığı gibi cimriliği de yasaklamıştır.Bunlar iki zıt uçtaki aşırılıklardır.
   Savurganlığı ihtiyaç gibi göstermeye yapay gerekçeler bulunulabileceği gibi , cimriliği gerekli göstermek için de birşeyler bulunabilir. Cimrilikten uzak kalmak için de gelişmiş bir vicdan gerekir.
   Sahip olduğumuz nimetlerin kendimiz ve başkaları üzerinde belirtilerini görmek de Allah'ın bizden istedikleri arasındadır.
   Nebilerin güzel huylarından biri de cömertliktir. Kur'an cimriliği ve güzele uzak kalmayı hayatı zorlaştıran bir olumsuzluk görürken , cömertlik ve güzele yakınlığı , hayatı kolaylaştıran bir etken olarak övmektedir. (bk.Leyl,8) Cimrilerin kısıp tuttukları , bir gün pranga gibi boyunlarına dolanır. (Âli İmran 180)
   Mutluluğun paydasını artıran iki temel özellik (güzelliğe yer vermek ve cömertlik) yanyana anılmıştır. Çünkü bu ikisi hayat coşkusundan nasipli olmanın temel göstergeleridir.
   Allah'a imanla gerçekten dolu gönüller hayatın kaynağıyla kucaklaştıkları için , o kaynağın temel belirişleri olan güzellik ve cömertlikten nasiplenirler.
   Güzeli farkeden sever ve seven , sahip olduklarını paylaşır, yani cömertlik sergiler.

  Kur'an'ın Temel Buyrukları

   Yaşar Nuri Öztürk

                                      -------------------------------------------------

                    Yeminlerinizi bahane ederek iyilikten kaçmayın.

       "iyilik etmenizi , takvaya sarılmanıza, insanlar arasındabarışı kurmanıza engelyapmak üzere Allah'ı yeminlerinizesiper hale getirmeyin. Allah herşeyi duyar,her şeyi bilir." ( Bakara,224.Ayrıca bk.Nahl,94;Nur,22)



   " Ben bu konuda yemin ettim. " bahanesiyle , iyilik yapmak ve görevleri yerine getirmek savsaklanamaz. Gerekli iyilik yapılır ve bunun için yemin keffareti icap etmez. Ancak yemin bahanesiyle engellenen görev yerine getirildiğinde yemin keffa-reti gerekir. (Yemin konusunda geniş bilgi için bk.Öztürk; Kur'anın Temel kavramları, Yemin md.)


Kur'anınTemel Kavramları
Yaşar Nuri Öztürk

                                       ---------------------------------

                                  Ahde vefalı olun !

   "   Ahdinize vefalı olun, çünkü verilen söz sorumluluk gerektirir."(İsra 34;Müminun,8;Mearic,32;Bakara,177;Tevbe,4)


   Ahde vefa , Kur'an'ın öngördüğü imanın en önemli belirtisidir.Esasen iman , güven anlamındaki emn sözüyle aynı köktendir. Bu demektir ki, iman sahibi olmanın bir gereği de güvenilir olmaktır.

   Ahde vefası olmayanın imanı , kuru bir iddiadan ibarettir. Kur'an , müminleri tanıtırken "Onların olması gerekenleri "içine ahde vefayı da koyuyor: "...Söz verdiklerinde ahitlerine vefalıdırlar."(Bakara 177) "
O müminler , emanetlerine, ahitlerine saygı duyup sahip çıkanlardır." (Müminun,8) "Bunlar,kendilerindeki emanetlere ve ahitlerine sadık kalırlar."(Mearic,32)

Yaşar Nuri Öztürk
Kur'an'ın Temel Buyrukları

                                          --------------------------------------------


            Yeminlerinizi bahane ederek iyilikten kaçmayın !

   " İyilik etmenize , takvaya sarılmanıza , insanlar arasında barışı kurmanıza engel yapmak üzere Allah' ı yeminlerinize siperhale getirmeyin. Allah herşeyi duyar , herşeyi bilir." (Bakara, 224. ayrıca bk.Nahl, 94; Nur,22)

   " Ben bu konuda yemin ettim."bahanesiyle , iyilik yapmak ve görevleri yerine getirmek savsaklanamaz.Gerekli iyilik yapılır ve bunun için yemin keffareti icap etmez. Ancak yemin bahanesiyle engellenen görev yerine getirildiğinde , yemin kefareti gerekir. (Yemin konusunda geniş bilgi için bk.Öztürk; Kur'anın temel Kavramları, Yemin md.)


Kur'an'ın Temel Buyrukları

Yaşar Nuri öztürk


                                       ---------------------------------                                        

                Müminler arası çekişmelere müdahale
                        ederek barışı sağlayın !

     " Müminlerden iki zümreçarpışırlarsa , onların aralarında hemen barışı kurun.Eğeronlardan biri hemen öteki aleyhine sınır tanımazlık edipsaldırırsa , azgınlıkedenle , Allah'ın emrine dönünceye kadarsavaşın. Eğer vazgeçerse, yine ikisi arasını adalet ve dürüstlükle sulh edin. Kuşkusuz Allah adaletle titiz davrananları sever.

   Şu birgerçek ki ,müminler sadece kardeştirler.Ohalde kardeşleriniz arasında barışı sağlayın ve Allah'tan korkun ki , size merhamet edilebilsin." (Hucurat.9-10)

   Kavga ve çekişmeye seyirci kalınamaz Bir şekilde müdahalegerekir. Müdahal kızıştırmaya değil, barışa yönelik olacaktır.
   Barışa yönelik müdahaleye saldırıyla cevap verene karşı .gerekirse çarpışmaya savaşa girilir.Savaş , sadecezulüm gerekçesiyle meşru olduğuna göre, Kur'an , barış girişimlerine karşı çıkanları zlim olarak görüyor demektir.
   Buyruk hiçbiralt ayrım getirmediğine göre , barışı sağlama ve gerektiğinde savaşma bireysel, gruplar arası , toplumsal ve evrensel tüm boyutlar için geçerlidir.
   Mümin kitlelerin bu buyruk uyarınca , aralarında barışı sağlayamamaları sürüp giden zulümlere yol açar veo zaman, Nisa 75. ayet hükmünce diğer kitlelerin müdahalesi söz konusu olur. Çünkü,        " mülk ve yönetimin küfür üzerine yürümesi mümkün,  zulüm üzerine yürümesi muhaldir." Muhali yaşatmaya kalkmak varlık kanunlarına aykırı olduğu için zulmün başgösterdiği yere ortak insanlık müdahalesi kaçınılmaz olur.   


Kur'an'ın Temel buyrukları

Yaşar Nuri Öztürk

                            ------------------------------------

                         Emanetleri ehil olanlara verin !

   Şu bir gerçek ki ,Allah size, emanetleri , onlara ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor. Allah size bu şekilde  ne güzel öğüt veriyor.Allah Semi'dir, çok iyi duyar; Basir'dir çok iyi görür." (Nisa,58)

   İş ve emanetlerin ehil olmayanlara verilmesi düzenin anarşiye , adaletin haksızlığa,dengenin sapmaya ve sonuç olarak da mutluluğun kavga ve kaosa teslim edilmesi demektir.

    Emir mutlaktır. İş ve emanetlerin verilişinde yalnız ve yalnız ehliyet aranacaktır. Aksi yapılırsa , toplum önce bozgun ve kargaşaya sonra da felaket ve çöküşe gider.

    İslam dünyasının yüzyıllardan beri devam eden perişanlığının sebeplerinden  biri de bu ayete ters düşüştür. (Geniş bilgi için bk.Kur'an'daki islam,561-562)

Kur'an'ın Temel Buyrukları
Yaşar Nuri Öztürk

                             -----------------------------------------------

                 Allah'ın nimetlerini dile getirin !

   " Ve Rabbinin nimetlerini sözve fiillerinle dile getir." (Duha,11.Ayrıca bk.A'raf, 29,74; Fatır,3; Bakara231; Ahzab,9 ; Maide, 7,11,20)



   Bubuyrukda istenen , Allah'ın verdiği nimetleri saklamamak  , örtmemek vepaylaşımdan kaçırmamaktır. Bu da üçşeyi gerektirir: 1. sahip olunan nimetlerin varlığını dile getirmek, sahte fakirlik oyunları yapmamak. 2.Nimetlerin varlığınarağmen kendini veailesini mahrum , sıkıntı içinde bırakmamak.3. Nimetlerden başkalarınapay çıkarmak. Cimriliğe kaçmamak.

   Tüm bu söylenenlerin dayanağı olan buyruk , Kasas suresi 77. ayette evrensel-kozmik prensibe bağlanmıştır."... Allah'ın sana güzel davrandığı gibi sen de güzel davran / Allah'ın sana lütufta bulunduğugibi sende lütuf da bulun..."

 Kur'an'ın Temel Buyrukları

 YaşarNuri Öztürk


                                                  ------------------------------------

                                 Su bulamadığınız zaman
                                 teyemmümle ibadet edin !

    " Eğer  hastalanırsanız yahut yolculuk halinde bulunursanız yahut biriniz tuvaletten gelmişse yahut kadınlara dokunmuşsanız , bütün bu durumlarda su da bulamamışsanız , temiz bir toprakla teyemmüm edin.Yani yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin. Allah Afüvv'dür, günahları affeder, Gafur'dur, hataları bağışlar." (Nisa , 43; Maide,6)


    Teyemmüm, su bulunmadığı veya bulunup da kullanmakta sağlık engeli olduğu hallerde , ibadet edebilmek için baş vurulan geçici bir temizlenme yoludur.
   Toprak cinsinden şeylerle yapılır: Niyet edilerek açılmış ellerin içi toprak cinsi şeye (toprak,tuğla, taş,kireç vs ) sürtülür; yüz abdeste yıkanırmış gibi sıvazlanır . Eller ikinci kez sürtülerek yine abdeste  olduğu gibi  birbiriyle sıvazlanır.   

    Abdesti düzenleyen ayet  (Maide , 6)  ellerin yıkanmasından bahsederken " dirseklere kadar" tabirini kullandığı halde , teyemmümü düzenleyen ayet ellerin yıkanmasından bahsederken sadece " ellerinizi " demekle yetinmiş , dirseklerden söz etmemiştir.

   Teyemmüm , abdest için alınmışsa abdestin , gusül için alınmışsa gusül abdestinin bütün sonuçlarını doğurur.

   Yani teyemmümü geçerli kılan şartlar devam ettiği sürece , teyemmüm aynen abdestin yerini tutar. abdesti bozan şeylerden biri meydana gelmedikçe teyemmümlü kişi abdestli sayılır;dilediği kadar namaz kılar, dilediği miktar tavaf eder.
  Teyemmümü gerektiren şartların doğup doğmadığına ,kişinin kendisi karar verecektir . Çünkü çok özel ve kişisel durumlar söz konusudur.

Kur'an'ın Temel Buyrukları
Yaşar Nuri Öztürk 

                                          Zinaya yaklaşmayın !

   " Zinaya yaklaşmayın ; çünkü o iğrençbir iştir , yol olarak da çok kötüdür . "
( İsra , 32.Ayrıca bk. nur , 2,3,6,9: Furkan  ,68)

                                           -------------------------

   Zina ; kadın-erkek, evli-bekar, herkese yasaklanmıştır. Cezası da herkes içindir.

   Herhangi bir şekilde zinaya kapı aralamak; fuhuştan uyuşturucuya ,zevk perestlikten kumara, kavgadan cinayete kadar her türlü olumsuzluğa zemin hazırlar. Bugünkü dünyanın sancısını çektiği çürümüşlüklerin büyük kısmı bu zeminde vucüt bulmaktadır.

   Zina , kozmik bir deneyim olan cnsel ilişkiyi,hayvanileştirmekte ,ticarileştirmekte ve sevginin temel besleyicilerinden birini çürütmektedir.

   Hukukun zina tanımının bu deyindiğimiz sırra uyup uymadığı tartışılmalıdır. (Zina konusunda geniş bilgi için bk.Öztürk, Kur'an'ın Temel Kavramları , Zina md .)

Kur'an'ın Temel Buyrukları

Yaşar Nuri  Öztürk

                                           ------------------------

                      Selama kesinlikle karşılık verin.

   " Birselam ile selamlandığınızda, onun daha güzeliyle yahut aynısıyla karşılık verin. Hiç kuşkusuz Allah hasib'dir, herşeyi güzelce hesaplamaktadır. (Nisa 86)

                                              ****

   Selamlaşma  anlamında kullanılan "tahiyye" sağlık,esenlikve mutluluk dilemek demektir, Selamın esası da bu anlamda bir dileği karşımızdaki insana iletmemizden ibarettir. Kur'an bunun şekli dili üzerinde durmamıştır. Selam arapça olacak diye bir kayıt asla yoktur. Selam verilen kişi veya kişiler hangi dili ve tabirleri sıcak buluyor , hoş karşılıyorsa onları seçmek en doğru yoldur.
  Arapça selamlaşmakla , selamlaşmayı eşitleyip kendi dillerinde selamlaşan insanları , dine aykırılıkla suçlamak , İslam içinde dayanağı olmayan bir iddiadır. 

                                         ---------------------------------

                  Allah'a peygmberlere, indirilen kitaplara, meleklere,
                                 ahiret gününe iman edin!

 " Ey iman edenler ! Allah'a , onun Resulüne, Resulüne indirmiş olduğu kitap'a , daha önce indirmiş olduğu kitap'a inanın. Kim Allah'ı , O'nun meleklerini , kitaplarını, resullerini ve ahiret gününü inkar ederse geri dönüşü olmayan bir sapıklığa gömülmüş olur." (Nisa,136)


                                               ****************

   Kur'an'ın  , iman esasları olarak ortaya koyduğu başlıklar bunlardır. Dikkat  edilirse bunlar içinde kadere iman geçmemektedir.

   Kadere imanın bu esaslar arasına girmesi hadis alanındaki rivayetlere dayanmaktadır.
 Bu konuda geniş bilgi için Hüseyin Atay'ın Kur'an'a Göre İman Esasları adlı kitabıyla , bizim Kur'an'daki İslam adlı kitabımızın 93-99. sayfalarına bakılabilir.

Kur'an'ın Temel Buyrukları
Yaşar Nuri Öztürk

                                    ----------------------------------

                                    Kendinizi sürekli hesaba çekin !

   " Ey iman edenler ! Allah'tan korkun. Ve her benlik , yarın için önden ne gönderdiğine baksın.Allah , yapmakta olduklarınızdan haberdardır." (Haşr,18 Ayrıca bk, Kıyame, 2, 14 )


                                          ***********

    Yaşadığımız anın insana yaraşır biçimde değerlendirilmesi , geçmişin hesabının ve geleceğin hazırlığının düşünülmesi ile mümkündür .  Geleceği Allah'la birlikte biz oluşturuyoruz. Gelecek, yaşadığımız anın dal uçların meyvalarıdır. Dal uçlarının yeşil , meyvaların olgun kılınması , köklerin yani geçmişin gereğince değerlendirilmesiyle sağlanır.
     O halde , her an geçmişle gelecek arası bir geçitte teyakkuz (uyanıklık, alarm) ve muhasebe halinde olmayan benlikler , hayatın ve tekamülün hakkını veremezler.
   Yukardaki buyruk ,Kur'an'ın rahmet uslubü içinde yumuşatılmış bir halde bu oluş ilkesini vermektedir.

Kur'an'ın Temel Buyrukları
Yaşar Nuri Öztürk

                          ------------------------

 
        Namazda sesinizi ne yükseltin 
                   ne de kısın !

   " ...Namazında sesini yükseltme ,kısma da. İkisi ortası bir yol tut." (isra 110)

 

   Sesi yükseltmek de alabildiğine kısmak da dikkatin yoğunlaşmasını engeller . Tam bir yöneliş,  dili devreden çıkarmayan ancak benliği kulağa mahkum olmaktan da kurtaran orta bir ses tonuyla yakarıldığında elde edilir .Özellikle Fatihanın okunuşunda buna dikkat etmek gerekir.Çünkü Fatiha namazın ruhudur.

   Buyrukda geçen "salat" kelimesi "dua" anlamınada geldiğinden sesin tonuna ilişkin düzenleme , tüm dua halleri için geçerli olacaktır. Duada bağırıp çağırma , peygamberimizin yasakladığı olumsuzluklardan biridir.

Kur'an'ın Temel Buyrukları
Yaşar Nuri Öztürk

                                         ----------------------------------------


                 Allah'tan başka hiçbir varlığa kulluk ve ibadet etmeyin !



    " Rabbin şöyle hükmetti : Ondan başkasına kulluk ibadet etmeyin !...
( İsra, 33 Ayrıca bk  Fatiha , 5, Bakara 21 ;Nisa ,36; Maide 117 ; Ali İmran 51 ; Enam 102 ; Zuhruf 64;  Yusuf,40 ; Zümer , 45)

   İbadet (kulluk ve tapınma ) yalnız Allah'a olacaktır. Temel ibadet olan namazın ruhunu oluşturan Fatiha'da , bu ilke en güzel biçimde ifade edilmiştir. " Yalnız sana ibadet/ kulluk eder , yalnız senden yardım dileriz."
   Allah'a yalnız Allah'a ibadet konusunda geniş bilgi için bizim Fatiha Suresi Tefsiri kitabımızın Fatiha 5. ayet açıklamalarına bakılabilir.

Yaşar Nuri Öztürk
Kuran'ın Temel Buyrukları


                                          ------------------------------------

                   Allah'ın ayetleriyle alay edenlerin yanında oturmayın !


   "Allah , kitapta size şunuda indirmiştir: Allah'ın ayetlerinin inkar edildiğini , bu ayetlerle alay edildiğini işittiğinizde , bir başka lakırdıya dalep gittikleri zamana kadar , o münafıkların yanında oturmayın.Aksi halde siz de onlar gibi sayılırsınız .Hiç kuşkusuz Allah münafıklarla kafirleri cehennemde biraraya getirecektir."  (Nisa , 140)

                                          ******
 

Buyruk da ayet kelimesi çoğul olarak kullanılmıştır. Çoğul kullanıldığında , Kur'an ayetlerini ifade eder.

   O halde buyruk , Kur'an'la ve Kur'an değerleriyle alay edenlere karşı tavır alınmasını öngörmektedir. Bunun  asgari göstergesi de onları dinlememek , yanlarında oturmamaktır. İnançlarla alay edenlerin demokratik bir biçimde protesto edilmelerinin en çok başvurulan yolu da budur.

                                      -------------------------------------------

                                Aydınlatma ve Işık tutma ekipleri oluşturun!

   " İçinizden hayra çağıran, doğruyu - güzeli emreden , kötü ve çirkinden alıkoyan bir topluluk olsun. Kurtuluş ve zafere erenler işte onlardır." (Ali İmran, 104.Ayrıca bk.Tevbe 122)

                                                      ***********

   Tebliğ ve irşat her müminin görevidir. Ancak her hal ve şartta toplumu bilgi , aydınlık ve ışıkla uyarıp donatacak bir " aydınlar topluluğu " kesinlikle oluşturulmalıdır. Tevbe 122 'ye göre , bu ışık kadrolarının savaş hallerinde bile korunması , tehlikeye atılmaması , cephe gerisinde tutulması gerekir.

   Karanlık ve cehaletin , yolsuzluk ve yönsüzlüğün yıkımı , savaşın yıkımından çok daha büyüktür. Daha büyük yıkımı önleyecek kadroları , daha küçük yıkımı önlemek için harcamak akıl işi değildir.

Yaşar Nuri Öztürk

Kur'an'ın Temel Kavramları

                                             ------------------------------

                                    Nimetlere şükredin !

 

 

 

   " Allah'ın sizi rızıklandırdığı şeylerden helal ve temiz olarak yiyin. Eğer yalnız O'na kulluk ibadet ediyorsanız , Allah'ın nimetlerine şükredin." (Nahl 114;Lukman.12,14;İbrahim, 7; Ankebut, 17; Bakara, 152,172)

                                                           *******

   Şükür , Türkçe'deki teşekkürle aynı kökten ve aynı anlamdadır. Nimeti ve imkanı verene saygı ve minnet duygularını ifade için kullanılır.

   Şükür Allah'ı her hal ve şartta yüceltip övmek anlamındaki hamdden farklıdır. Şükür , yalnız nimetin elde edilmesi üzerine yapılır. Ve şükür nimetin daha da artmasına sebep olur. Sebe Suresi 13.ayete göre en ideal şükür , nimet elde edenin "amel"e  koyulması yani yeni ve artı değerler üretmesidir. Aynı ayete göre bu anlamda şükredenler çok azdır.

                                     -------------------------------

                Kibirlenmeyin , kasılıp böbürlenmeyin!


   " Yeryüzünde kasılıp kabararak yürüme ! Çünkü sen yeri asla yırtamazsın , uzunlukça da dağlara ulaşamazsın." ( İsra,37; Lukman,18-19 )

                                   *****

   Kendini büyük ve aşılmaz görerek kasılıp kabarmak , insanın ölümsüz düşmanı şeytanın belirgin niteliğidir. İnsanoğlu, temel düşmanının bu huyundan uzak durmaya çağırılmıştır.

   Kibirlenme illeti (istikbar) Kur'an'ın 30 küsur ayetinde çirkinliği gösterilmiş bir düşüklüktür. (Geniş bilgi için bk. Öztürk ; Kur'an'ın Temel Kavramları, istikbar md.)

   İstikbar, ( veya kibir ) insanın iç kuvvetlerini tahrip ettiği gibi , sosyolojik alanda da zillet ve kayıplar getirir.
 

                    --------------------------------

 

                             Allah'tan ümit kesmeyin!

  " De ki:"Ey öz benlikleri aleyhine sınırı aşan - aşırı giden kullarım." Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah , günahları tümden affeder. Çünkü O , mutlak Gafur , mutlak Rahim'dir." ( Zümer , 53. Ayrıca bk. Yusuf , 87 ; Hicr, 49,56; ankebur ,23 ; Mümtehine , 13 )

    Kur'an , insanın kendine zulmettiğinden sık sık söz etmektedir.
İnsanın kendi benliğine zulmetmesinin iki kategorik şekli vardır :
1. Allah'ın iradesine ters fiiller işleyerek kendine zulmetmek,
2. Günahlar yüzünden Allah'ın rahmet ve bağışının dışına çıktığını düşünerek zulmetmek.

   İşte bu ikincisi , Allah'tan ümit kesmektir ve bizatihi zulumdur. Çünkü bu ümitsizlik Allah'ın rahmetinin insanın günahlarını silmede yetersiz kaldığını kabul anlamı taşımaktadır.
Allah'ın rahmetinden ümit kesmenin kendisi zaten küfürdür. (bk.Yusuf,87)
   Rahmetten ümit kesme zulmü, din adına hüküm ve saltanat yetkisi kullanmaya kalkan sözde "din adamı" gafillerin eseridir.Onlar , insanların günahlarını Allah'ın rahmetiyle eritip günahları yeni ve temiz ufuklara yükseltmek yerine , Allah'ı korku ve şiddet haline getirerek, insanları ümitsizlik ve nefretin çukuruna itmektedirler.
   Hiçbir günah , Allah'ın rahmetinden büyük olamayacağına göre, Allah'tan ümitlenmek , Allah'ın varlığı gibi ezeli ve ebedi olmalıdır.
   Dini dejenere ederek sömürü aracı yapanlarla, dinsiz bir hayat isteyenler , insanları sürekli bir biçimde Allah'ın rahmetinden ümit kesme vadisine çekerler.
   Bu vadiye girenler, iki sonuçtan birine teslim olurlar:
   1. Ümitlenmek için, Allah adına yetki kullananlara sığınmak.
   2. İşin sonunu karanlık görüp dine sırt dönmek.
   Bunların 1. si şirk 2. si küfürdür.

           --------------------------------------------

                  Allah dışında kişi ve kuvvetlere tapanların 
                          put- tanrılarına sövmeyin !

   " Onların Allah dışında dua ettiklerine sövmeyin. Yoksa onlar da düşmanlıkla ve bilgisizce Allah'a söverler. Biz her ümmete yaptığı işi bu şekilde süslü gösterdik. Sonra hepsinin dönüşü Rablerinedir. O, onlara yapmakta olduklarını haber verecektir." (En'am,108)

                                   ********

   İnançlara saygının , demokratik terbiyenin ve evrensel siyasetin en hayranlık verici ilkesi , bu buyrukta kristalleştirilmiştir.
   Temel düşman hedef olan şirkin yedek ilahlarına bile sövülmeyecektir. Çünkü sonuçda ortada bir inanç vardır: (inanca saygı)
   Eğer sövülürse (inanca saygı yitirilirse) karşı kutuptakiler de Allah'a dil uzatırlar: (Karşı tepki doğuran stratejik hata )

Kur'an'ın Temel Kavramları
Yaşar Nuri Öztürk
                        ---------------------


             Kur'an'la öğüt verin!

   " Eğer hatırlatmak yarar sağlarsa hatırlat / öğüt ver."
   
   (A'lâ ,9;Kaf,45;Enam,70;Zariyat,55; Gaşiye,21; Tur,29)


                                            *******

   Buyruğun vahiy bünyesinde ikinci tekrarlanışı (Kaf,45) şu şekildedir:  "... Benim tehdidimden korkanlara sadece Kur'an'la öğüt ver." Demek oluyor ki , öğüt verme Kur'an'la olacaktır.
   Buyrukta kullanılan kelime , "zekkir" dir. Zikir kökünden gelir. Zikir Kur'an'ın adlarından biridir. O halde, buyruktaki "öğüt ver " emrinin omurgasında Kur'an yer alacaktır. Nitekim Kur'an'ın adlarından olan "Tezkire" kelimesi de zikir kökünden olup kendisiyle öğüt verilen mesaj anlamındadır.
   Tam bu noktada Kur'an'ın şu ayetini de zihinlerimize yerleştirmemiz gerekiyor: "Sor: Tanıklık bakımından hangi şey daha büyüktür ? "
De ki : "Benimle sizin aranızda Allah tanıktır. Bu Kur'an bana vahyolundu ki , onunla sizi ve ulaştığı herkesi uyarayım. Siz gerçekten Allah'ın yanında başka ilahların bulunduğuna tanıklık ediyor musunuz ?" De ki : Ben buna tanıklık etmiyorum. De ki : O , sadece tek bir tanrıdır. Ve ben sizin ortak tuttuğunuz şeylerden uzağım. " (En'am , 19)
   Bu ayetten şu sonuçlar çıkmaktadır: 1.Allah'tan daha güvenilir tanık yoktur. 2. Peygamber'le insanlar arasında tek söz sahibi tanık Allah'tır. 3. Allah'ın tanıklığını yeryüzünde Kur'an temsil etmektedir. 4.Kur'an'ın tanıklığının bağlayıcı olması için ulaştırılıp dinletilmesi gerekmektedir. 5. Kur'an'ın tanıklığının dışına çıkıp başka uyarı kaynakları aramak , Allah'ın tanıklığını zedeleyerek devreye yedek ilahlar sokmaktır.
   Kur'an'la öğüt verilmesi öncelikle iki zümreyi rahatsız eder:
   1. Dini, hurafeye boğan din sömürücüleri,
   2. Dinin çirkin gösterilmesini sömürerek dinsizlik ticareti yapan inkarcıları.

Kur'an'ın Temel Buyrukları

Yaşar Nuri Öztürk

                                     ---------------------------------------

                                   Adil olun !

“ Konuştuğunuz zaman yakınlarınız aleyhinize de olsa , adaleti gözetin.” ( En’am,152;Nisa,58;Maide ,8)

 

                              *****

   Günlük dilde “adalet “ veya “adil olmak “ diye ifade ettiğimiz tavır, Kur’an’da iki kelimeyle verilmiştir: Adl,kıst. Birincisi , adalet ruh ve şuurunu , prensiplerini iç dünyanız da benimsemeyi ve yaşatmayı ifade eder. Bu , dengelere saygının bireyin içinde başlatılmasıdır.Bu oluş , takvanın da bir numaralı besleyicisidir…”Adil olun. Böyle olmak takvaya daha yakındır…”(Maide 8 )

   İkincisi olan kıst , adaletten herkese düşen payın korunması için gerekeni  yapmaktır. Kur’an bu noktada bağlılarını adaletin kavvâmı (ayakta tutan,koruyup gözeten) olmaya çağırmaktadır. (Adaletin değişik boyutlarda işleyişi için bk.Öztürk; Yeniden Yapılanmak , İnsan hakları bölümü)

 


Kur'an'ın Temel Buyrukları
Yaşar Nuri Öztürk


                                ----------------------------------------

                      Nimetlere Şükredin !

   " Allah'ın sizi rızıklandırdığı şeylerden helal ve temiz olarak yiyin. Eğer yalnız O'na kulluk ibadet ediyorsanız , Allah'ın nimetlerine şükredin. " (Nahl 114;Lukman 12,14;İbrahim,7;Ankebut,17; Bakara ,152,172 )


                                             ********

   Şükür , Türkçe'deki teşekkürle aynı kökten ve aynı anlamdadır.
Nimeti ve imkanı verene saygı ve minnet duygularını ifade için kullanılır. 

   Şükür Allah'ı her hal ve şartta yüceltip övmek anlamındaki hamd den farklıdır. Şükür yalnız nimetin elde edilmesi üzerine yapılır. Ve şükür nimetin daha da artmasına sebep olur. Sebe  Suresi 13. ayete göre en ideal şükür nimet elde edenin "amel" e koyulması yani yeni ve artı değerler üretmesidir. Aynı ayete göre bu anlamda şükredenler çok azdır.

Kur'an'ın Temel Buyrukları
Yaşar Nuri Öztürk

                           ---------------------

                     Şeytandan Allah'a sığının !


   "Şeytandan bir dürtü seni dürtüklediğinde , Allah'a sığın...."
       (Araf,200;Fussilet,36;Nahl,98)


                         ***

   Bu buyruğun iki durumda işletilmesi öngörülmüştür: 1.Genel durum : Şeytandan yani iç dünyamızdaki iyiyi, güzeli karartmaya yönelik olumsuzluklardan bir dürtü bizi rahatsız (bk.A'raf ; 200;Fussulet,36
    2. Kur'an okumaya başlarken : "Kur'an okuduğunda , kovulmuş olan şeytandan Allah'a sığın." (Nahl,98)
   Kur'an okumaya ilişkin tek şart budur. İlahi kelamı okumadan önce bütün olumsuzluklardan benliği sıyırmak , deyim yerinde ise iç dünyayı boşaltıp Kur'an'ın rahmet ve ışığını almaya uygun hale getirmek anlamını taşır.
   Şeytandan Allah'a sığınmaya teknik adıyla istiâze denir. Günlük dilde buna (Euzu billahi mine'ş-şeytanir-recim: O kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım ) diyoruz.

Kur'an'ın Temel Buyrukları
Yaşar Nuri Öztürk


                  -------------------

              Sürekli faaliyette olun !

   " Bir iş ve yorgunluktan boşalır boşalmaz yeni bir iş ve yorgunluğa koyul." (İnşirah,7)

   Kur'an'ın en hayati ve erdirici buyruklarından belki de birincisidir. Amel (iş ve değer üretmek) ilkesinin en çarpıcı ifadesidir. (Amel ilkesinin açıklanışı için bk.Öztürk Kur'an'ın Temel Kavramları Amel md.) Varlık ve oluşta durgunluğa , kesintiye boşluğa yer olmadığını gösterir. Allah'ın faaliyeti , Rahman Suresi 29'da: "O, her an yeni bir iş ve oluştadır." şeklinde tanıtılmıştır. Allah'ın nefhasını taşıyan insanın da bu faaliyetten nasipli olması gerekir. 
   Bir iş ve yorgunluktan boşalır boşalmaz nefsini yeni bir iş ve faaliyete koşmayan , nefsine boşluğu değerlendirme imkanı verir.Nefs , kendisini meşgul etmeyeni meşgul edecek bir iş mutlaka bulur ve bu da o kişinin felaketi olabilir.


Kur'an'ın Temel Buyrukları
Yaşar Nuri Öztürk

                                           ------------------------

                      Allah'a varmakiçin vesile edinin !

   "Ey iman edenler ! Allah'tan korkun; O'na varmaya vesile arayın.O'nun yolunda gayret gösterin ki kurtuluşa erbilesiniz."(Maide,35)

                        AÇIKLAMA

   Vesile, sayesinde birşeye yaklaşılan aracı demektir. Dinin sahibi kimse o dinde vesile olacak şeyleri belirleyen de odur. 

   Kur'an'a göre din, insanın fıtratı yani varlık yapısıdır. (bk.Rum,30) ve Allah ,insana şah damarından daha yakındır. (bk.Kaf,16) O halde insana Allah'tan daha yakın birşey yoktur. Bu durumda bir vesilenin de söz konusu olmaması gerekir. 

    Peki bu buyruk Kur'an'da niçin yer almıştır? Cevap açıktır: Buyruk , Rum ,30 ve Kaf 16'daki sırrın fark edilmesini sağlamak için ve bir de insan gayretine yollama yapmak içindir. 

   Dini gönderen kudret , dinde kullanılacak vesileleri açıkca bildirmezse şirke bizzat kendisi kapı aralamış olur. 

    Vesileler vahyin beyanlarında bizzat Allah tarafından gösterilmiştir. Bunlar;

   1.Peygamberler,

   2. İlahi kitaplar,

   3. İnsanın ibadet ve amelleri,

   4. İlimdir.Bunların dışında vesile arayanın yolu, Kur'an'ın verilerine değil şeytanın vesilelerine yani şüreka ve endad denen yedek ilahlara çıkar.

    İlim sahiplerinden yararlanmak , kişileri değil , ilmi vesile edinmek şeklinde algılandıkça Kur'an'a uygundur. İlmi bahane ederek ,kişileri vesile edinmekse Kur'an'ın dışına çıkmaktır.

   İslam tarihinin en dikenli kaderlerinden biri de şu olmuştur; Aklın işletilmesini sürekli isteyen Kur'an'ın bu emriyle hizmete sokulacak bilimsel-düşünsel vesilelerden yararlanmak yerine , sürekli bir biçimde yedek ilahlar üretildi ve bunlar "vesile " adı altında dine sokuldu. Oysaki, ibadet alanında , insanın vesile yaratma yetkisi yoktur. İnsanın vücut vereceği vesileler , ancak muamelat alanında makbul olur. O alanda ise hiçbir vesileye başvurulmamıştır.

Kur'an'ın Temel Buyrukları
Yaşar Nuri Öztürk

 
                                            ---------------------

                     Davar sürüsüne dönüşmeyin !

   "Ey iman edenler! "Raina demeyin, "unzurna " deyin. "bizi bekle " diye konuşmayın, "bize bak" diye konuşun ve dinleyin. Kafirler için korkunç bir azap vardır." (Bakara ,104)

                                             ******

   Özgür irade ve kendi kaderi hakkında söz sahibi olmak , insan onurunun bir göstergesidir.Kur'an, bağlılarının bu onuru tüm canlılığıyla korumalarını istiyor. " Dinde baskı ve zorlama yoktur. Işıkla karanlık net bir biçimde birbirinden ayrılmıştır. " (Bakara 256) ilkesinin korumak istediği temel değerlerden biri de andığımız onurdur.
   Birilerini çoban görüp ,"raina " (bizi davar gibi güt) diyen bir kitle , "raiyye" (davar sürüsü) olmayı kabul etmiş demektir. Kur'an bunu yasaklıyor. Kimlere râina denmeyeceğinin belirtilmemesi hiç kimseye denmemesi gerektiğini göstermektedir.
   İnsan , birey ve toplum olarak davarlaşmaya karşı çıkacaktır.
   Bu buyruk , krallık sistemlerini fesat ve zulüm sistemi olarak gösteren ayetle (Neml,34) birlikte düşünülmelidir.
   Davarlaşmaya giden yollar tıkanmıştır. Yönetimin "şura" ve bey'at'e bağlanması bunun tartışılmaz kanıtıdır. Şûra , yönetenlerle yönetilenlerin birbirlerini denetleme sistemidir. Bey'at ise , yönetenlerin yönettiklerinden sosyal mukavele ile yetki almalarını ifade eder. Bunları bugünkü dünyada ifade edebilecek en uygun kelimeler cumhuriyet ve demokrasi'dir. (Bu konularda geniş bilgi için bk. Öztürk ; Yeniden Yapılanmak , İnsan Hakları ve Hukuk Devleti Bölümü.)
   Kitlenin raiyyeleşmesi , yani davar sürüsüne dönmesi , yönetenlerin "Allah'ın vekili,gölgesi" sıfatıyla yönetmeleri halinde vücut bulan bir beladır.
   Bu böyle olduğu içindir ki Kur'an , yönetim erkinin arkasına Allah'a vekaleti değil , topluma vekaleti koymuştur. Böyle yapmıştır ki , zulüm ve kötülüğe sapan yönetimler , kitlenin  başından uzaklaştırılabilsin.


Yaşar Nuri Öztürk
Kur'an'ın Temel Buyrukları
                                       -------------------------------------

                              Zandan sakının !

 

"Ey iman edenler ! zandan çok sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır."(Hucurat,12.)

   Zan (sanı) ve türevleri 60 küsur yerde geçmektedir. Bunların tamamına yakını zannın olumsuzluğunu ve Kur'an tarafından benimsenmediğini göstermektedir. Kur'an mesajının karşısına dikilenlerin , ardında gittikleri şey zandan başkası değildir. (bk..Yunus,36,66;Necm,23,28)
   "Zan , gerçek adına hiçbir şey ifade etmez. " (Yunus ,36) zan , sadece slogan ve iddialarla oyalanma imkanı verir. (bk.Yunus,66;Enam,116,148)
   Kur'an insanı sanıyı değil , yakin denen gerçeğe dayalı bilgiyi izlemelidir. Kur'an'ın insanının hayatı da ölümü de beyyine (kanıta dayalı bilgi) üzere olmalıdır. (bk.Enfal,42 ) Bizzat Kur'an'ın adlarından biri Beyyine'dir. Kur'an ayetlerinin teker teker herbirine beyyine denmektedir.

                      

Yaşar Nuri Öztürk
Kur'an'ın Temel Buyrukları


                                                    ---------------------

                     
                                 Allah'tan korkun !

 

    " Ey insanlar ! Rabbinizden korkun." (Lukman,33;Zümer,10-16;Bakara,189,194,203,233; Enfal,1,69; Âli İmran,102,130,200; Haşr,18;Nisa,1;Maide,2,4,7,8,11,35,96,100;Tevbe,119)

                                                      ***

   Hayat , polarite üzerine oturduğu gibi , ilahi tecelliler de polariteyle belirginleşir. Bu yüzden sevgi ile korku birlikte algılanır ve anlam ifade eder. 
   Allah sevgisi de böyledir. Kur'an Allah'ın sevgisi ve Allah'ı sevmek yanında , Allah'ın öfkesi ve Allah'tan korkmaktan da söz eder. Aksini yapmak tutarsızlık ve riyakarlıktır. Kur'an bunlardan arınmıştır. 
   Allah'tan korkmak jandarmadan veya kobra yılanından korkmak değildir. O korku, kendine özgü bir korkudur ki , sevmekle yüceltme duygusunun karışımından oluşur. Korkuyu silmek ; lâubalilik ve pelteleşme getirir. Sevgiden soyutlanmış bir korku ise dehşet ve kaçışla sonuçlanır. 
   Allah'ı severiz, çünkü O , sevgi , şefkat ve rahmetin kaynağıdır. Ama O'ndan korkarız da ; çünkü O , insanlık onurunu çiğneyecek azgınlıklar yaptığımızda bizden hesap soracak ve bizi cezalandıracaktır.
   Bu korku ile bu sevgi yan yana olmazsa Allah'a imanın bir anlamı kalmaz. 
   Allah'tan korkmakla , Allah'ı ve dini korku objesi haline getirmek ayrı şeylerdir. 
   Dini ve Tanrı'yı sürekli korku kaynağı yapan zihniyet , din üzerinden saltanat devşirmek isteyen engizisyon zihniyetidir. Bu zihniyetin esas işi , dini kullanarak yaratılan , korku ile bastırılan kitleleri "Allah'ın vekili" rolune soyunarak rahatlıkla sindirmek ve sömürmektir.
   Bir dindarın en önemli görevlerinden biri de Allah'ın ve dinin korku objesi haline getirilmesine engel olmaktır.



Kur'an'ın Temel Buyrukları
Yaşar Nuri Öztürk


                                                 ------------------------

                                Hırsızın elini kesin !

   "Hırsızlık yapan erkek ve kadının , yaptıklarına karşılık Allah'tan bir ceza olarak ellerini kesin. Allah Aziz'dir.Hakim'dir. Kim zulümden sonra tövbe eder , halini düzeltirse kuşkusuz Allah onun tövbesini kabul eder. Allah çok affedici, çok merhametlidir. " (Maide,38-39)

   Önce hırsızlığın tanımının Kuran'a göre yapılması gerekir. Çok genel bir çerçeve tanım verebiliriz: Riba yoluyla kazanç elde eden herkes hırsızdır. 
   Ribanın , "kapitalde vucüt bulmuş her türlü haksız kazanç " olduğu unutulmamalıdır. 
   Bu buyruk tarih içinde ne yazık ki , esas ve büyük hırsızları gözden kaçırmak için , bazı hırsızcıkların cezalandırılmasına alet edilmiştir. Hırsızlığın Kur'an'a göre tanımı yapılıp esas hırsızlar cezalandırıldığında , hırsızcıklar kendiliğinden tükenir. 
   El kesme nedir , nasıl uygulanır ?
   Kur'an bu ayette kullandığı kelimeleri aynen kullanarak , bu "el kesme " deyiminin kendi dilinde ne anlama geldiğini Yusuf Suresi'nde göstermektedir. (bk.Yusuf , 31-50) Buna göre hırsızın elini kesmek , onun toplum önünde teşhiri için elinin bir yerini kanatıp işaretlemek anlamını taşır. 
   Kur'an'ın bu tefsirini dikkate almazsak buyruktaki "el kesme " ifadesi elin bir yerini kanatmaktan tümünü kesip atmaya kadar değişik uygulamaları içerir. Bunlardan hangisinin uygulanacağına zamanı , zemini ve şartları dikkate alarak kamu otoritesi karar verecektir. Öyle zamanlar da öyle hırsızlar türer ki , onların ellerini kesip atmak insanlığa Allah'ın rahmetini dağıtmakla eşanlamlıdır. 
   Buyruğun ikinci kısmını veren 39. ayet göstermektedir ki , hırsıza tövbe ve halini düzeltme imkanı tanınacak ve bunda başarılı olursa ceza uygulanmayacaktır. 
   Milyonların aç susuz bırakıldığı bir toplumda , vitrinden ekmek simit çalan çocukların sokak ortasında ellerini kesmek i İslam ve diyanet değil, hüsran , vahşet ve cinayettir. 

Kur'an'ın Temel Buyrukları
Yaşar Nuri Öztürk

                                                           -------------------

                                       Allah ile kul arasına girmeyin !

   " Benimle yarattığım kişiyi başbaşa bırak. " (Müddesir,11; Müzzemmil,11)

                                                                   **

   Buyruğun ,Müzzemmil Suresi'ndeki şekli şöyledir : "Benimle , o nimete boğulmuş yalancıları başbaşa bırak."

   Kur'an'ın tanıttığı Allah , insana şah damarından daha yakındır. (Kaf,16) Bunun akla gelen ilk anlamı şudur: 1. Hiç kimse bir başkasını Allah'a yaklaştırmaktan söz edemez. Çünkü insana Allah'tan daha yakın hiçbir varlık yoktur. "Ben sizi Allah'a yaklaştırıyorum " sözü, eğer dil sürçmesi değilse küfürdür. Tebliğ ve irşat adamı , insanı Allah'a yaklaştıran değil , Allah'ın insana en yakın varlık olduğunu duyuran adamdır. 2. Hiç kimsenin Allah ile kul arasında jandarmalık, bekçilik yapma hak ve yetkisi yoktur. Bunu ifade eden birçok emir , bizzat Hz Peygamber'e bile yöneltilmiştir. 

   Kur'an din hayatının omurga noktalarından biri olan bu inceliği daha ilk buyruklarında gündeme getirerek insanlığı dikkatli olmaya çağırmıştır. Çünkü bu emrin çiğnenmesi dini saltanat aracı yapan bir sınıf doğurarak engizisyona kapı açar. 

   Engizisyon , Allah ile kul arasına girmeyi meslek edinen ve bunu "din" diye pazarlayan zihniyetlerin ürünüdür ve insanlığa , tarihin en kanlı zulümlerini  musallat etmiştir.

   Engizisyon, şirkin saltanata ulaşmasıdır. Bu zehirli saltanat süreci , önce küçük komisyonculuklarla başlar: Birisi için dua etmek , mezarda okumak, af dilemek , ölülere rahmet aracılığı yapmak, Allah'a yaklaştırma işlevleri üstlenmek vs. Bu pis kokuların arkasından engizisyonun kanlı vampir suratı görülür.

 Kur'an'ın Temel Buyrukları
Yaşar Nuri Öztürk 


 

 
  23026 ziyaretçi  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol